1. Dünya Savaşı Sonrası Barışı Korumak İçin Yapılan Faaliyetler Nelerdir?

0

1. Dünya Savaşı sonrası barışı koruma çabaları kapsamında Milletler Cemiyeti’nin kuruluşu, Locarno Antlaşması, Kellogg Paktı gibi önemli girişimler ve barışı sağlama adına yapılan diğer faaliyetlerin detaylı incelemesi.

1. Dünya Savaşı Sonrası Barışı Korumak İçin Yapılan Faaliyetler

1. Dünya Savaşı Sonrası Barışı Korumak İçin Yapılan Faaliyetler

I. Giriş

Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesi, dünya genelinde büyük bir yıkımın ardından yeni bir barış dönemine geçişi temsil etmiştir. Savaşın yarattığı büyük kayıplar ve ekonomik yıkım, barışı kalıcı hale getirmek için uluslararası düzeyde çeşitli girişimlere yol açtı. Bu bağlamda, birçok ülke uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması adına bazı önemli antlaşmalar ve kurumlar kurma yoluna gitti. Bu faaliyetlerin temel amacı, gelecekte benzer bir yıkımın önüne geçmek ve ülkeler arasında diplomatik yollarla anlaşmazlıkları çözmek oldu.

II. Milletler Cemiyeti’nin Kuruluşu ve Rolü

A. Milletler Cemiyeti’nin Kuruluş Süreci

1.Dünya Savaşı’nın ardından uluslararası barışı ve güveni kalıcı hale getirmek adına en önemli girişimlerden biri, Milletler Cemiyeti (Cemiyet-i Akvam) adı verilen uluslararası bir örgütün kurulması oldu. Bu örgütün temelleri, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Woodrow Wilson’ın “Wilson İlkeleri” doğrultusunda atıldı. Wilson’ın savaş sonrası dönemde belirlediği 14 madde, savaşın yıkıcı etkilerinin azaltılması ve uluslararası düzeyde barışın sağlanması için bir çerçeve sundu. Wilson İlkeleri’nde, uluslararası toplumun bir bütün olarak işbirliği yapması gerektiği vurgulanmış ve bunun sağlanması adına bir kurumun kurulması önerilmiştir.

1919 yılında düzenlenen Paris Barış Konferansı‘nda, Milletler Cemiyeti’nin kurulması kararlaştırıldı. 25 Ocak 1919’da konferansın ana gündem maddelerinden biri olarak bu konu ele alındı ve uluslararası barışı sağlamak için gerekli organizasyonların yapılması için bir komisyon kuruldu. Bu komisyonun hazırladığı sözleşmenin genel kurulda kabul edilmesi ile birlikte Milletler Cemiyeti resmen kuruldu. Bu Cemiyet, ilerleyen yıllarda Birleşmiş Milletler‘in kuruluşuna da ilham kaynağı oldu.

B. Milletler Cemiyeti’nin Görevleri ve Amaçları

Milletler Cemiyeti, barışı koruma adına birçok görevi üstlenmiştir. Bunlar arasında:

  • Anlaşmazlıkların barış yoluyla çözülmesi,
  • İnsan haklarının korunması,
  • Manda sisteminin yönetimi yer alıyordu.

Ancak, Cemiyet’in aynı zamanda kolonileşme ve manda sistemini de desteklemesi bir çelişki yarattı. Cemiyet’in bu çelişkili rolü, onun etkili olmasını zorlaştırdı ve kuruluş amacına tam olarak hizmet edememesine neden oldu.

C. Milletler Cemiyeti’nin Dağılması

Bütün çabalarına rağmen, Milletler Cemiyeti 2. Dünya Savaşı’nın çıkmasını engelleyemedi. Savaşın patlak vermesi, Cemiyet’in görevlerini yerine getirmekte yetersiz kaldığını gösterdi. 1946 yılında Cenevre’de düzenlenen bir konferans sonucunda Cemiyet’in resmi olarak dağıtılması kararlaştırıldı. Milletler Cemiyeti’nin yetersizliği, büyük güçlerin uluslararası politikalarında meydana gelen değişiklikler ve güç dengelerinin Cemiyet kararlarını zayıflatması ile ilişkilendirilmektedir.

III. Locarno Antlaşması ve Avrupa’da Barışın Sağlanması

A. Locarno Antlaşması’nın Amacı ve Önemi

1920’li yıllarda Avrupa’da siyasi istikrarı sağlamak amacıyla yapılan antlaşmaların başında Locarno Antlaşması gelir. Bu antlaşma, 1925 yılında Fransa’nın Almanya’ya yönelik güven eksikliğini öne sürerek yaptığı bir çağrı üzerine imzalanmıştır. Antlaşma; Almanya, Fransa, Belçika, Polonya, İngiltere gibi ülkeler arasında yapılmış olup Avrupa’da barışın korunması ve Almanya’nın uluslararası toplumla yeniden işbirliği yapması adına önemli bir adım olarak görülmüştür.

B. Locarno Antlaşması’nın Şartları

Antlaşmaya göre:

  • Tüm anlaşmazlıkların barış yoluyla çözüleceği taahhüt edildi.
  • Almanya’nın Fransa ve Belçika ile olan sınırlarının korunması garanti altına alındı.
  • Antlaşma, Almanya’nın Milletler Cemiyeti’ne katılımı ile yürürlüğe girdi.

Bu antlaşma sayesinde Almanya, Avrupa’daki uluslararası ilişkilerde yeniden etkin bir rol kazandı ve Alsas-Loren bölgesindeki hak iddialarından vazgeçtiğini dolaylı yoldan kabul etti. Ancak, antlaşmanın getirdiği barış havası uzun sürmedi ve 1936 yılında Hitler’in Ren Bölgesi’ne asker çıkarmasıyla Locarno Antlaşması hükümsüz hale geldi.

IV. Kellogg Paktı ve Savaşın Kanun Dışı İlan Edilmesi

A. Kellogg Paktı’nın İmzalanma Süreci

1928 yılında Fransa, Amerika Birleşik Devletleri ile işbirliği yaparak bir “ebedi barış” paktı kurmak istedi. Bu amaç doğrultusunda, ABD Dışişleri Bakanı Frank Kellogg‘un çabalarıyla hazırlanan Kellogg-Briand Paktı imzalandı. Bu pakt, devletler arasındaki anlaşmazlıkların yalnızca barış yoluyla çözülmesini öngörüyordu. Pakta, Fransa, İngiltere, Almanya, İtalya, Japonya gibi ülkeler katıldı ve kısa süre içinde 46 ülke bu paktı imzalayarak barışa bağlılıklarını ilan etti.

B. Kellogg Paktı’nın Şartları ve Etkisi

Kellogg Paktı’na göre:

  1. Devletler, anlaşmazlıkların çözümünde savaşı bir çözüm yolu olarak kullanmayacaklarını taahhüt ettiler.
  2. İmzası olan devletler, aralarındaki tüm sorunları barış yolları ile çözmeye söz verdiler.

Bu pakt ile, savunma dışındaki savaşlar yasadışı ilan edildi ve barışa dayalı bir dünya düzeninin temelleri atılmaya çalışıldı. Ancak, Kellogg Paktı da gelecekte yaşanacak büyük çatışmaları önlemek konusunda etkisiz kaldı.

C. Paktın Etkisizliği ve Sonuçları

Kellogg Paktı her ne kadar savaşın önlenmesine yönelik bir girişim olsa da, dünya siyasetindeki büyük güçlerin değişken politikaları ve ideolojik çatışmaları, bu paktın etkinliğini sınırlandırdı. Özellikle Almanya ve İtalya’nın agresif politikaları, pakta karşı duyulan güvenin azalmasına neden oldu ve böylece pakt da işlevini yitirdi.

V. Diğer Barış Koruma Çabaları ve Sonuçlar

A. Rapallo Antlaşması

1922 yılında Almanya ve Sovyet Rusya arasında imzalanan Rapallo Antlaşması, iki ülkenin diplomatik ilişkilerini yeniden kurmasını ve askeri işbirliği yapmasını sağladı. Bu antlaşma, özellikle Almanya’nın uluslararası arenada yalnız kalmaması için atılmış bir adımdı ve barışın sağlanmasına yönelik dolaylı bir girişim olarak değerlendirildi.

B. Washington Deniz Silahsızlanma Konferansı

1921-1922 yılları arasında gerçekleştirilen Washington Deniz Silahsızlanma Konferansı, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Japonya, Fransa ve İtalya’nın denizlerdeki silahlanmayı sınırlamak için bir araya geldikleri bir toplantıydı. Bu konferansla birlikte deniz kuvvetlerinin büyüklüğünün sınırlanması ve silahlanma yarışının önlenmesi amaçlandı.

C. Briand-Kellogg Paktı’nın Devamı ve Sonuçları

Kellogg Paktı’nın devamı olarak adlandırılabilecek olan Briand-Kellogg Paktı’nın amacı da, devletlerin aralarındaki anlaşmazlıkları barış yoluyla çözmeleri gerektiğini kabul etmelerini sağlamaktı. Bu girişimler de barışın sürekliliğini sağlamak adına yapılmış önemli çabalardır.

VI. Sonuç

1. Dünya Savaşı sonrasında yapılan barış koruma çabaları, uluslararası barışın sağlanması ve diplomatik ilişkilerin güçlendirilmesi adına atılmış önemli adımlardır. Ancak, bu çabaların kalıcı sonuçlar yaratmadığı ve 2. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle başarısız olduğu ortaya çıkmıştır. Büyük devletler arasındaki çıkar çatışmaları, bu çabaların sonuçsuz kalmasına neden olmuştur. Yine de bu dönem, uluslararası barışı sağlamak adına yapılan ilk modern girişimler olarak tarihe geçmiş ve Birleşmiş Milletler gibi gelecekteki organizasyonlara ilham kaynağı olmuştur


Leave A Reply