1923-1938 Yılları Arasında Türkiye Cumhuriyeti Dış Politikası: Bağımsızlık, Barış ve Modernleşme

0

Bu makale, 1923-1938 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politikasını inceliyor. Atatürk’ün önderliğinde gelişen bağımsızlık, barış ve modernleşme ilkeleriyle Türkiye’nin uluslararası alandaki stratejik adımlarını keşfedin.

Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politikası, kurucu lider Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, modernleşme, ulusal egemenlik ve bağımsızlık temelleri üzerine inşa edilmiştir. 1923’teki Cumhuriyet’in ilanından 1938’de Atatürk’ün ölümüne kadar geçen süreçte, Türkiye’nin uluslararası alandaki konumu, tarihsel olaylar ve dönemin siyasi koşulları doğrultusunda şekillenmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk

1. Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika

Cumhuriyet’in temellerinin atılmasından önce, Kurtuluş Savaşı sırasında Türkiye, işgal altındaki topraklarını kurtarmak için çeşitli diplomatik ve askeri stratejiler izlemiştir. Misak-ı Milli (Millî Yemin) anlayışı, Türkiye’nin ulusal sınırlarını belirlemiş ve bu sınırlar içinde bağımsız bir devlet kurma hedefini ön plana çıkarmıştır. Kurtuluş Savaşı’nın sonunda, 1923’te imzalanan Gümrü, Moskova ve Kars Antlaşmaları, Türkiye’nin uluslararası alanda tanınmasını sağlayan ilk adımlardır.

2. Lozan Antlaşması (1923)

Lozan Antlaşması, Türkiye’nin uluslararası alanda tanınması açısından kritik bir öneme sahiptir. Bu antlaşma ile Türkiye, sınırlarını belirlemiş ve azınlık haklarını güvence altına almıştır. Antlaşmanın en önemli sonuçlarından biri, Türkiye’nin bağımsız bir devlet olarak kabul edilmesidir. Ayrıca, Boğazlar’ın statüsü da burada belirlenmiş ve uluslararası bir komisyona devredilmiştir.

3. Barışçı Dış Politika

Atatürk’ün benimsediği “Yurtta sulh, cihanda sulh” prensibi, Türkiye’nin dış politikasının ana felsefesini oluşturmuştur. Bu anlayış, Türkiye’nin komşularıyla barış içinde yaşama arzusunu ortaya koymaktadır. Türkiye, dış politikada dengeci bir yaklaşım benimsemiş ve uluslararası çatışmalara taraf olmaktan kaçınmıştır. Özellikle, 1925’teki Şark Meselesinin etkisiyle Türkiye, bölgesel istikrarı koruma çabalarına yönelmiştir.

4. Türkiye’nin Komşuları ile İlişkileri

Türkiye, komşu ülkeleriyle olan ilişkilerine özel bir önem vermiştir. Yunanistan ile olan ilişkiler, özellikle 1923’teki Mübadele sonrasında bir dönem gergin olsa da, zamanla normalleşme sürecine girmiştir. İkinci Dünya Savaşı öncesinde, Türkiye’nin Yunanistan ile olan ilişkileri, özellikle Kıbrıs meselesi ve Ege Denizi üzerindeki haklar bakımından kritik bir hal almıştır.

Irak ile olan ilişkiler ise, Türkiye’nin Musul üzerindeki hak iddialarıyla başlamıştır. 1926’da imzalanan Angora Antlaşması ile iki ülke arasındaki sınır belirlenmiş ve ilişkiler düzeltilmiştir. Türkiye, Irak’ın bağımsızlığını tanımış ve dostane ilişkiler geliştirmiştir.

5. Sovyetler Birliği ile İlişkiler

1920’li yılların başında Türkiye, Sovyetler Birliği ile yakın ilişkiler geliştirmiştir. Kars Antlaşması (1921) ve Moskova Antlaşması (1925), Türkiye’nin doğudaki komşusu ile olan ilişkilerini pekiştirmiştir. Karşılıklı yardımlar ve askeri işbirlikleri, iki ülke arasında güvenlik ve ekonomik işbirliğini artırmıştır. Ancak, 1930’ların başında, Sovyetler’in yayılmacı politikaları Türkiye için bir tehdit oluşturmaya başlamıştır.

6. Milletler Cemiyeti ve Türkiye

1923’te kurulan Milletler Cemiyeti, Türkiye’nin uluslararası arenada daha fazla söz sahibi olmasını sağlamıştır. Türkiye, bu cemiyete 1932’de üye olmuş ve uluslararası barışın korunması konusunda aktif bir rol üstlenmiştir. Türkiye, ayrıca, Cemiyetin toplumsal meseleler üzerindeki çalışmalarını desteklemiş ve savaşların önlenmesi için çeşitli konferanslara katılmıştır.

7. Batı İle Yakınlaşma

1930’ların başında, Türkiye, Batı ülkeleriyle olan ilişkilerini geliştirmeye yönelik adımlar atmıştır. Fransa ile 1925’te imzalanan Müttefiklik Antlaşması, Türkiye’nin Batı ile olan ilişkilerini güçlendirmiştir. Balkan Antantı (1934) ile Türkiye, Balkan ülkeleriyle güvenlik ve işbirliği içinde bir araya gelmiştir. Bu antant, bölgedeki istikrarı koruma amacını taşımaktadır.

8. Atatürk Dönemi Sonrasında Dış Politika

Mustafa Kemal Atatürk’ün 1938’deki ölümü, Türkiye’nin dış politikasında bazı değişimlere neden olmuştur. Atatürk sonrası dönemde, Türkiye, özellikle İkinci Dünya Savaşı öncesinde, güvenlik kaygıları ile daha dikkatli bir dış politika izlemeye başlamıştır.

9. Sonuç

1923-1938 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti dış politikası, bağımsızlık, ulusal egemenlik ve barış temelleri üzerine inşa edilmiştir. Atatürk’ün vizyonu doğrultusunda, Türkiye, uluslararası alanda etkin bir aktör olma yolunda önemli adımlar atmıştır. Bu dönemde atılan diplomatik adımlar ve imzalanan antlaşmalar, Türkiye’nin modernleşme sürecinde kritik bir rol oynamıştır.

Ek Bilgiler ve Kaynaklar

  • Mustafa Kemal Atatürk’ün Dış Politika Vizyonu
  • Lozan Antlaşması’nın Tarihi Önemi
  • Balkan Antantı’nın Dönemin Siyasi Koşulları İçindeki Yeri
  • Milletler Cemiyeti ve Türkiye’nin Rolü

Bu başlıklar altında daha fazla bilgi ve detay sağlanabilir. 1923-1938 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti dış politikası, uluslararası ilişkilerdeki gelişmeler ve değişimlerin etkisiyle şekillenmiştir. Gelecek yıllarda, Türkiye’nin dış politikası, Atatürk’ün temel ilkeleri doğrultusunda evrilecektir.


Leave A Reply