Edebiyatta hiciv nedir? Hiciv sanatının özellikleri nelerdir? Tarih boyunca hiciv alanında yaşanmış ve verilmiş örnekler nelerdir? Hiciv örnekleri.
Hiciv: Yerme Sanatının Tarihi ve Örnekleri
Hiciv, edebiyatta bir kimseyi, bir fikri ya da bir durumu açık veya kapalı şekilde, iğneli bir dille eleştirme ve yerme sanatıdır. Halk şiirinde bu sanat “taşlama” olarak adlandırılır. Hiciv, şiirden nükteli sözlere, hatta fıkralara kadar geniş bir alanda varlık göstermiştir.
Hiciv Sanatının Tarihi ve Gelişimi
Hiciv, tarihin her döneminde farklı toplumlarda edebiyatın önemli bir parçası olmuştur. Arap edebiyatında hiciv yazanlara “heccav” denir. İran edebiyatında ise hiciv, mübalağalarla tanınan şairler tarafından ustalıkla kullanılmıştır. Eski Yunanistan’da filozof Diogenes hicivleriyle tanınırken, 18. yüzyıl Fransız yazarı Voltaire bu alanda geniş bir üne kavuşmuştur.
Hiciv yalnızca şiirle değil, aynı zamanda nükteli sözlerle ve fıkralarla da kendini gösterir. Örneğin, Nasrettin Hoca’ya atfedilen ve Evliya Çelebi’nin “Seyahatname” adlı eserinde yer alan şu hamam hikayesi, hiciv sanatının güzel bir örneğidir:
“Timur ile Hoca hamamda iken Timur, ‘Beni kaça alırsın, Hoca?’ diye sorar. Nasrettin Hoca da ‘Kırk akçeye’ der. Timur, ‘Ne dersin Hoca! Yalnız benim belimdeki futa (peştemal) kırk akçe eder,’ deyince Hoca, ‘İşte ben de ona kırk akçe değer biçtim. Senin gibi bir adama bir pul vermem,’ der.”
Türk Edebiyatında Hiciv
Türk edebiyatında hiciv, uzun süre küfür ve hakaretle karıştırılmıştır. Ancak bu tür, edebi bir eleştiri biçimi olarak ustalıkla kullanılmıştır. 16. yüzyılın büyük şairlerinden Fuzuli, aldığı dokuz akçelik maaşının ödenmemesi üzerine yazdığı “Şikâyetname” ile hiciv sanatının seçkin bir örneğini sunmuştur.
Daha sonra, hiciv geleneği Nef’i, Süruri-i Hezeli, Koca Ragıp Paşa, Türk Galip Paşa, Fitnat Hanım ve İzzet Molla gibi şairlerle devam etmiştir. Ancak hiciv, bazen eleştiri sınırını aşarak sövüşmeye dönüşmüştür. Örneğin, 17. yüzyılın ünlü hiciv şairi Nef’i, “Sihâm-ı Kazâ” (Kader Okları) adlı eserinde keskin ve sert hicivlere yer vermiştir.
Ziya Paşa ve “Zafername”
Ziya Paşa, Türk edebiyatında hiciv denilince akla gelen en önemli isimlerden biridir. “Zafername” adlı eseri, hiciv türünün Batılı anlamda en mükemmel örneklerinden biri olarak kabul edilir. Bu eser, Sadrazam Ali Paşa’ya karşı yazılmıştır. Ziya Paşa, önce Ali Paşa’nın adamlarından İzmit Mutasarrıfı Fazıl Paşa ağzından bir kaside yazmış, ardından bunu tahmis (beşleme) yoluyla geliştirmiştir.
Son aşamada, zaptiye müşiri Hüsnü Paşa’nın ağzından yazılmış gibi gösterilen nesir bir yorum ekleyerek Ali Paşa’yı yerden yere vurmuştur. 1869 yılında Cenevre’de taşbaskısıyla çoğaltılan “Zafername,” İstanbul’da büyük bir tepkiyle karşılanmıştır.
Abdülhak Hamit Tarhan ve Hiciv
Abdülhak Hamit, şiirde yaptığı yeniliklere itiraz eden muhafazakâr çevreleri hicveden gazel ve beyitler kaleme almıştır. Hiciv, ya bireyleri ya da toplumsal kurumları hedef alabilir. Bu özelliğiyle hiciv, beklenmedik bir mizah ile eleştiriyi birleştiren güçlü bir edebi silahtır.
Hicivden Örnekler
Nef’i’den Bir Hiciv
“Bugünden ahdim olsun, kimseyi hicvetmeyim, illâ Vereydin ger icâzet hicvederdim baht-i nâsazı”
Bu beyitte, Nef’i kendisini hiciv söylemekten alıkoyan talihsizliğini hicvetmiştir. Ancak, Nef’i’nin keskin dili ona düşman kazandırmış ve hicivleri nedeniyle öldürülmüştür. Bayram Paşa hakkında yazdığı hicivler, IV. Murat’ın ölüm fermanı çıkarmasına neden olmuştur.
Eşref’ten Bir Hiciv
“Padişahım bir dirahte döndü güya kim vatan Daima bir baltadan bir şâhı hâli kalmıyor.”
Bu kıtada, Eşref, ülkenin sürekli zarar görmesini, baltalanan bir ağaca benzetmiştir. Şair Eşref, özellikle siyasi eleştirileriyle tanınmıştır.
Neyzen Tevfik’ten Bir Hiciv
“Bir hazâkat-zedeyim midemi tıb tepti benim Kırk katır tepse yıkılmazdı bu sağlam bedenim.”
Neyzen Tevfik, hicivlerinde alaycı bir dil kullanarak toplumun çelişkilerini ve bireylerin zaaflarını hedef almıştır.
Batı Edebiyatında Hiciv
Batı edebiyatında da hiciv önemli bir yere sahiptir. Fransız filozofu Voltaire, hicivleriyle ünlenmiştir. Örneğin, şu kısa hiciv bu türün en güzel örneklerindendir:
“Geçende, bir derin vâdide Jean Freron’u yılan ısırdı. Ne oldu dersiniz sonra? Can veren yılan oldu.”
Bernard Shaw ise mizah ve zekâyla harmanladığı hicivleriyle dikkat çekmiştir. Shaw, kendisine aşk mektubu yazan bir hayranına verdiği cevapla hiciv sanatındaki ustalığını göstermiştir:
“Bir çocuğumuz olur da zekâsını sizden, güzelliğini benden alırsa…” diyen hayranına şu yanıtı verir: “Ya aksi olursa?”
Sonuç
Hiciv, yalnızca edebi bir tür değil, aynı zamanda toplumsal eleştirinin güçlü bir aracıdır. Türk ve dünya edebiyatında hiciv, eleştiri ve mizahı bir araya getirerek unutulmaz eserler yaratmıştır. Nef’i, Ziya Paşa, Voltaire ve Bernard Shaw gibi isimler, hiciv sanatının zamansız örneklerini sunmuşlardır. Hiciv, insanlık var oldukça, eleştirilecek bir şeyler olduğu sürece edebiyatın ayrılmaz bir parçası olmaya devam edecektir