18. yüzyılda Osmanlı Devleti ve Rusya arasında neler yaşandı? Prut Savaşı, Küçük Kaynarca Antlaşması ve Yaş Antlaşması gibi önemli olaylar nasıl şekillendi? Osmanlı Devleti’nin Rusya’ya karşı verdiği mücadeleler ve diplomatik hamleler hakkında detaylı bilgi için tıklayın!
XVIII. yüzyıl, Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusyası arasında artan gerilimlerin ve savaşların dönemi olarak öne çıkmaktadır. Bu yüzyılda Rusya, sıcak denizlere ulaşma hedefine odaklanmış ve Osmanlı topraklarını bu hedef doğrultusunda tehdit etmeye başlamıştır. Osmanlı Devleti ise toprak bütünlüğünü koruma ve Rusya’nın bölgedeki etkinliğini engelleme amacıyla çeşitli mücadelelere girmiştir. Bu dönemdeki ilişkiler, belirli savaşlar ve antlaşmalar üzerinden şekillenmiştir.
XVII. Yüzyıldan XVIII. Yüzyıla Geçiş: Osmanlı-Rus Mücadelesinin Başlangıcı
Rusya, XVII. yüzyılın sonlarından itibaren güçlenmeye başlamış ve Kutsal İttifak Savaşları (1683-1699) sırasında Osmanlı Devleti’nin önemli bir rakibi haline gelmiştir. Bu dönemde 1700 İstanbul Antlaşması ile Rusya, Azak Kalesi‘ni ele geçirerek Karadeniz’e ulaşmayı başarmış ve Osmanlı topraklarını tehdit etmeye başlamıştır.
Rusya’nın genişleme stratejisi, özellikle Çar Petro’nun (“Deli Petro”) sıcak denizlere ulaşma arzusu üzerine şekillenmiştir. Bu strateji, Rusya’nın kuzeyde İsveç ile, güneyde ise Osmanlı Devleti ile çatışmasını kaçınılmaz hale getirmiştir. Osmanlı Devleti, Rusya’nın Karadeniz’deki ve Balkanlar’daki etkinliğini artırmasını engellemek için çeşitli hamlelerde bulunmuştur.
1711 Prut Savaşı ve Prut Antlaşması
XVIII. yüzyılın başlarında Rusya, Baltık Denizi’ne ulaşma hedefi doğrultusunda İsveç ile mücadele etmiş ve 1709 Poltova Savaşı‘nda İsveç Kralı Demirbaş Şarl’ı yenmiştir. Bu yenilgi üzerine İsveç Kralı ve beraberindeki halk, Osmanlı topraklarına sığınmıştır. Çar Petro, İsveçlileri takip etmek bahanesiyle Osmanlı topraklarına saldırmış ve Osmanlı köylerini yağmalamıştır.
Bu durum üzerine Osmanlı Devleti, Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa komutasında sefere çıkmış ve 1711 Prut Seferi sırasında Rus ordusunu Prut bataklıklarında kuşatmayı başarmıştır. Rus Çarı’nın barış talebi üzerine Prut Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmayla:
- Osmanlı Devleti, Azak Kalesi’ni geri almıştır.
- Rusya, İstanbul’da elçi bulundurma hakkını kaybetmiştir.
- Rusya, Lehistan’ın iç işlerine karışmamayı kabul etmiştir.
- İsveç Kralı’nın ve halkının serbestçe ülkelerine dönmesine izin verilmiştir.
Bu antlaşma, Osmanlı’nın XVIII. yüzyıldaki önemli kazanımlarından biri olarak öne çıkmıştır. Azak Kalesi’nin geri alınması, Osmanlı’nın kaybettiği diğer toprakları da geri alabileceği yönünde bir umut yaratmıştır.
1736-1739 Osmanlı-Rus ve Avusturya Savaşları
Pasarofça Antlaşması sonrasında Avusturya ile Rusya, Osmanlı Devleti’ne karşı gizli bir ittifak kurmuşlardır. Osmanlı’nın İran ile olan savaşları sırasında Kafkasya’da toprak kazanması, Rusya’nın çıkarlarına ters düşmüş ve iki devlet arasında gerilim artmıştır. Bu süreçte:
- Kırım kuvvetlerinin Osmanlı ordusuna yardım etmek amacıyla Rus topraklarından geçmek istemesi, Rusya tarafından engellenmiştir.
- Rusya, Azak Kalesi’ni ve Kırım’ı işgal ederek Osmanlı’ya savaş açmıştır.
Bu savaş sırasında, Osmanlı Devleti iki cephede mücadele etmek zorunda kalmıştır. Ancak, Humbaracı Ahmet Paşa’nın orduda yaptığı ıslahatlar sayesinde Osmanlı ordusu başarılı olmuş ve Rusya ile Avusturya’ya karşı üstünlük sağlamıştır.
1739 Belgrad Antlaşması ile savaş sona ermiş ve şu maddeler kararlaştırılmıştır:
- Avusturya, Pasarofça Antlaşması ile aldığı Belgrad ve çevresini Osmanlı’ya geri vermiştir.
- Rusya, Karadeniz’de savaş ve ticaret gemisi bulundurma hakkını kaybetmiştir.
- Karadeniz yeniden Türk gölü haline gelmiştir.
Bu antlaşma, Osmanlı Devleti’nin XVIII. yüzyılda imzaladığı son kazançlı antlaşma olarak tarihe geçmiştir. Ayrıca, antlaşmalarda arabuluculuk yapan Fransa’ya verilen kapitülasyonlar 1740 yılında sürekli hale getirilmiştir.
1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı ve Küçük Kaynarca Antlaşması
Osmanlı Devleti ile Rusya arasındaki ilişkiler, Lehistan sorunu nedeniyle tekrar gerilmiştir. Lehistan Kralı’nın ölümünden sonra Rusya, Lehistan’ın iç işlerine karışmış ve Leh milliyetçileri ayaklanmıştır. Rusların Lehistan’a müdahalesi ve Osmanlı topraklarına saldırması üzerine, 1768 yılında savaşlar yeniden başlamıştır.
Savaş sırasında Osmanlı, ciddi kayıplar yaşamış ve 1770 Çeşme Faciası gibi ağır yenilgilerle karşılaşmıştır. Savaş, 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması ile sona ermiştir. Bu antlaşmayla:
- Kırım Hanlığı bağımsız hale gelmiştir, ancak dini açıdan Osmanlı Halifesi’ne bağlı kalmıştır.
- Rusya, Karadeniz’de serbestçe gemi bulundurma hakkı kazanmıştır.
- Osmanlı, Rusya’ya savaş tazminatı ödemeyi kabul etmiştir.
- Rusya, Ortodoks Hristiyanların koruyucusu unvanını elde etmiştir.
Bu antlaşma, Osmanlı Devleti’nin siyasi ve ekonomik açıdan büyük kayıplar yaşadığı bir dönemi temsil eder.
1787-1792 Osmanlı-Rus ve Osmanlı-Avusturya Savaşları
Rusya’nın 1783’te Kırım’ı işgali, Osmanlı Devleti’nin tepkisini çekmiş ancak Osmanlı, yeterli askeri güce sahip olmadığından Rusya’ya savaş açamamıştır. Grek Projesi adı verilen gizli bir anlaşma ile Rusya ve Avusturya, Osmanlı’yı paylaşma planları yapmıştır. Ancak İngiltere’nin uyarısı ve desteğiyle Osmanlı, bu planlardan haberdar olmuştur.
1787 yılında başlayan savaş, Osmanlı’nın güçlü direnişi ile devam etmiş ve Fransız İhtilali’nin etkisiyle Avusturya savaştan çekilmiştir. Bu durum, Rusya’yı yalnız bırakmış ve 1792 Yaş Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmayla:
- Dinyester Nehri iki devlet arasında sınır olarak belirlenmiştir.
- Osmanlı Devleti, Kırım’ın Rusya’ya ait olduğunu kabul etmiştir.
Bu savaşlar, Osmanlı’nın giderek zayıfladığı ve reform ihtiyacının arttığı bir dönemi işaret etmektedir.
Sonuç ve Değerlendirme
XVIII. yüzyıl boyunca Osmanlı Devleti ile Rusya arasında süregelen savaşlar, Osmanlı’nın toprak kayıplarını ve Rusya’nın güç kazancını simgelemektedir. Prut ve Belgrad Antlaşmaları, Osmanlı’nın kazançlı olduğu nadir dönemlerdir. Ancak, özellikle Küçük Kaynarca Antlaşması ve Yaş Antlaşması, Osmanlı’nın siyasi ve ekonomik çöküş sürecini hızlandırmıştır. Bu dönemdeki savaşlar, Osmanlı’nın modernleşme ve ıslahat yapma gerekliliğini de ortaya koymuştur.