Köpek sevgisi ve merhamet temalı bu hikaye, terkedilen bir yavru köpeğin karşılaştığı zorlukları ve sevgiyle bulduğu yeni yuvasını anlatıyor. Hayvanlara duyulan şefkatin gücünü keşfedin.
Köpek Sevgisi İle İlgili Hikaye
Yağmurun altında ıslanmış olan küçük köpek yavrusu, titreyerek sokakta ilerliyordu. Hava iyice kararmıştı, akşamın geç saatleriydi. Zavallı Pofuduk, bugüne kadar hiç yalnız kalmamıştı ve şimdi korkudan titriyordu. Küçücük bir yavruyu kimse terk edebilir miydi?
Sabah saatlerinde, arkadaşlarıyla birlikte oynamaktan neşeliydi. Bir grup çocuk pencereden onları izliyordu. Aralarında sinirli bakışlar atan bir kadın ve minik bir kız vardı. Kız, yüzünü buruşturarak köpeklere bakıyordu.
Bir süre sessizce köpekleri izledikten sonra, kız Pofuduk’u işaret ederek:
— Bu köpeği almak istiyorum, dedi.
Kadın sert bir şekilde cevap verdi:
— Ne yazık ki, başka bir köpek alamayacağımızı unuttun mu? dedi.
Kız, sinirle tepiniyor ve bağırıyordu:
— Ama ben istiyorum, lütfen!
Kadın sonunda pes edip içeri girdi ve köpeği satın aldı. Hızla dışarı çıkıp kucaklayarak kızına verdi.
— İşte, istediğin köpek.
Kız sevinçle Pofuduk’u kucakladı, ancak yavru neredeyse nefessiz kalacak kadar sıkılmıştı. O sırada arabalarına bindiler ve hızla yola çıktılar. Kız, Pofuduk’u sıkıca okşuyor, kulaklarını çekerek onu rahatsız ediyordu. Zavallı köpek acı içinde çığlık atınca gülmeye başladılar. Sonunda, dayanamayarak köpek kızın kucağından atladı ve arabanın köşesine saklandı. Araba bir lokantanın önünde durdu ve kadın:
— Hadi yemek yiyelim, arabadan inince kapıyı iyi kapat, dedi.
Ancak, kız aceleyle arabadan inince kapı dikkatlice kapanmadı. Pofuduk fırsatı değerlendirdi, arabadan atladı ve hızla koşmaya başladı. Artık şımarık kızdan kurtulmuştu!
Saatler geçtikçe, büyük şehirde tek başına dolaşarak yorgun düşmüştü. Akşam olunca, yağmur hızla şiddetlendi, soğuktan titreyerek sokaklarda gezindi. Açtı ve şiddetli yağmurda sırılsıklam oldu. Üstelik gidecek bir yeri bile yoktu. Bir köşede, şemsiyesiyle araba bekleyen güzel bir kadına rastladı. Onun aksi yüzünü görmemişti, yanına gidip ayaklarına sürtündü.
— Hoşçakal, pis köpek, diye bağırarak uzaklaştı.
Pofuduk korkuyla oradan uzaklaştı. Herkes mi böyle katıydı? Kimse ona yardım etmeyecek miydi? Yağmurun altında ağlayarak yollarda dolaşmaya devam etti. Saatler sanki yıllar gibi gelmişti. Karnı açtı, yavaşça mutfak kokuları yayılmadan geçen evlerin önünden geçerken ağzı sulanıyordu. Ancak birden, bir evden kocaman bir kedi fırladı ve Pofuduk’u kovaladı. Zavallı yavru o kadar hızlı kaçtı ki, arkasına bile bakmadan üç sokak öteye atladı.
Akşam iyice bastırmıştı. Yorgun düşen köpek, başka bir evin penceresinde çorap örmeye çalışan genç bir kadını gördü. Kapıya yaklaştı ve orada bir keçe buldu. Hemen üzerine yattı. Yavaşça gözlerini kapadı ve derin bir uykuya daldı.
Sabah uyandığında, etraf güneşle aydınlanmıştı. Evde bir ses vardı, bir şeyler konuşuluyordu. Pofuduk kulak kabartarak dinledi. Akşamki kadın, oğluna şöyle diyordu:
— Doğum günün kutlu olsun, Engin, dedi.
Engin heyecanla cevap verdi:
— Anneciğim, tam on yaşına bastım. Bugün Anneler Günü de ya!
Kadın güldü:
— Tabii ki, çok güzel. Ben kahvaltıyı hazırlarken, sen git ve sütü getir.
Pofuduk korkarak doğruldu, acaba bu çocuk onu kovalayacak mıydı? Ama Engin kapıyı açar açmaz, Pofuduk’u fark etti ve yerinde kaldı:
— Anneciğim, gel bak, sana bir şey göstereceğim!
— Aaa, minicik bir yavru. Nereden geldi acaba?
— Bilmiyorum ama o kadar üşümüş ki, titriyor. Gel buraya, korkma, sana zarar vermeyeceğim.
Engin köpeği kucakladı ve başını okşadı. Kadın, yavruyu yıkayarak önüne yemek koydu. Engin, annesine gülümsedi:
— Bunu çok sevdim! Buna Kocakulak adını koyalım, tam kulaklarına uygun!
Kadın başını sallayarak, — Ne güzel bir isim, dedi. Sonra Engin’e, — Biliyor musun, senin gibi bir oğlum olduğu için çok şanslıyım, dedi.
Engin, Kocakulak’ı kucaklayarak gülümsedi: — Evet, dünyanın en şanslı çocuğuyum