Erol Toy’un Acı Para adlı kitabı konusu nedir? Acı para kitabı özeti, yorumlar, karakterleri ve tanıtımı. Acı Para kitabı ile ilgili bilgi.
Acı Para
Kitabın Adı:Acı Para
Kitabın Yazarı:Erol Toy
Kitabın Özeti:
Tenekeci Hüsnü’nün evinde uzun süredir sessiz ama derin bir mücadele yaşanmaktadır. Eşi Nemide Hanım, kızı İnci ve küçük oğlu Oktay, gelecekte daha iyi bir yaşam kurabilmek için, Çayiçi’ndeki topraklarını üzüm bağına çevirmek isterler. Çünkü tenekecilik mesleği artık eskisi kadar kazanç sağlamamakta, alüminyumun yaygınlaşmasıyla tamamen bitme noktasına gelmektedir. Hüsnü Efendi, uzun düşüncelerden sonra ailesinin bu isteğini kabul eder.
Ertesi gün hep birlikte Çayiçi’ne giderler. Toprak düşündüklerinden daha taşlı çıkar ve gün boyu taş temizlemekle uğraşırlar. Pes etmeden, büyük bir azimle çalışmaya devam ederler. Kasaba halkı onlarla dalga geçtikçe hevesleri daha da artar.
Kışın ardından tekrar bağda çalışmaya koyulurlar. Emeklerinin karşılığını almaya başlamışlardır. Üzüm bağlarının yanı sıra karpuz ve kavun da ekerler. Yaz sonunda kasabada yeni bir Kız Enstitüsü açılır. Hüsnü Efendi, İnci’yi buraya kaydettirir; küçük Oktay’ı da ilkokula gönderir. Her iki çocuk da birinci olarak sınıflarını bitirir. Asmalar büyümüş, yıllar süren emekler boşa gitmemiştir.
İnci, okul için gerekli iplikleri almak üzere tuhafiyeci Ertan’a gider. O dönemde kızların çarşıya çıkması hoş karşılanmadığı için Ertan şaşkınlıkla İnci’yi karşısında bulur. O an göz göze gelirler ve aralarında bir bağ oluşur. Aradan birkaç ay geçer. Bir gün çeşmede yeniden karşılaşırlar ve birlikte yürürlerken hissettikleri duygular daha da güçlenir.
Yeni ders yılı başlar, ama İnci artık sık sık Ertan’ın dükkanına uğramaktadır. İkili, bir süre sonra evlenmeye karar verir. Ancak İnci, ailesine bağ işlerinde destek olmak istediği için evliliği biraz ertelemeye karar verir. Ertan ise sabırla beklemeyi kabul eder.
Öte yandan, Hüsnü Efendi yirmi dönümlük bir bağ sahibi olmanın sevincini yaşarken, masrafları karşılamak için krediye ihtiyaç duyar. Ancak kasabanın zenginlerinden Tabakçıoğlu İbrahim, köylüler için ayrılan tüm kredileri kendi üzerine geçirir. Hüsnü Efendi bankaya başvurduğunda, paraların tükendiğini öğrenir. Başka çare kalmayınca Tabakçıoğlu’nun kapısını çalar. Tabakçıoğlu, kandırarak Hüsnü’ye boş senetler imzalatır ve ona sadece bin beş yüz lira verir.
Bu sırada Ertan askere çağrılır. Gitmeden önce İnci ile nişanlanır. Nişan töreninin hemen ardından askere gider.
Tabakçıoğlu, planını adım adım uygular ve Hüsnü Efendi’yi borç batağına sürükler. İmzalattığı senetlere on iki bin lira borç yazar. Hüsnü Efendi, borcunu ödeyemediği için önce dükkanını, ardından da bağlarını kaybeder. Tüm serveti elinden alınır.
İnci, ailesinin geçimine destek olmak için terziliğe başlar ve kısa sürede başarılı olur. Ancak evdeki sessizliği ve babasının içine düştüğü büyük üzüntüyü bir türlü dağıtamaz.
Hüsnü Efendi, kaybettiği bağı görmek için sık sık kırlara gider. Bir gün ot toplayarak para kazanabileceğini düşünür, ama Tabakçıoğlu buna da engel olur. Umutsuzluk içinde yeniden Tabakçıoğlu’nun bürosuna gidip izin ister, fakat aşağılanarak kovulur. Onurunun kırılmasıyla büyük bir bunalıma sürüklenir; intiharı bile düşünür, ancak cesaret edemez.
Son bir umutla tekrar Tabakçıoğlu’nun yanına gider. Ancak orada da ağır hakaretlere uğrar. Dayanacak gücü kalmayan Hüsnü Efendi, yanında taşıdığı bıçakla Tabakçıoğlu’nu defalarca bıçaklar ve ardından gidip polise teslim olur.
Kitap Hakkında Yorumlar ve Yargı
Eleştirmen Rauf Mutluay, romanı önceden belirlenmiş bir tez üzerine kurgulanan, olayların bu doğrultuda ilerletildiği bir eser olarak değerlendiriyor. Ona göre, hikâyeye bazı gereksiz uzatmalar eklenmiş ve roman, düzeni eleştirme amacıyla hızlı bir şekilde tamamlanmış izlenimi veriyor.
Öte yandan Ömer Faruk Toprak, yazarın dil kullanımını övgüyle anıyor. Yeni kelimeleri yerinde ve doğal bir şekilde kullandığını belirtiyor. Ayrıca, anlatım tarzının oldukça başarılı ve çevresini iyi tanıyan bir gözlemcinin ürünü olduğunu vurguluyor. Romandaki teknik anlatımın da yazarın ustalığa yaklaştığının göstergesi olduğunu ifade ediyor. Toprak’a göre, romanı okurken, ilkel koşullarda taşlı bir arazinin nasıl büyük bir emekle bağa dönüştüğüne tanık olunuyor. Hikâye ilerledikçe, insanların ne tür zorluklar yaşadıkları gözler önüne seriliyor. Eserin, Ege Bölgesi’nin farklı bir kesimini ele aldığını ve samimi bir anlatımla kasaba hayatını yansıttığını söylüyor. Son olarak, “Acı Para” romanının, dikkatli bir hazırlık sürecinin ürünü olduğunu da ekliyor.