Ahmet Tevfik Paşa Kimdir? Osmanlı’nın Son Sadrazamının Hayatı

0

Osmanlı’nın son sadrazamı Ahmet Tevfik Paşa kimdir? Hangi görevlerde bulundu? Üç kez sadrazamlığa nasıl getirildi? Paris Barış Konferansı’nda Osmanlı’yı nasıl savundu? Saltanatın kaldırılmasıyla birlikte nasıl bir yol izledi? Tüm detaylar yazımızda!

Ahmet Tevfik Paşa, Osmanlı Devleti’nin son sadrazamı olarak tarih sahnesinde önemli bir yer edinmiştir. 1845 yılında İstanbul’da doğan Ahmet Tevfik Paşa, köklü bir aileye mensuptu ve babasının süvari feriki (tümgeneral) Hakkı Paşa olması nedeniyle küçük yaşlardan itibaren askerî bir çevrede büyüdü. Ancak onun kariyeri yalnızca askerlikle sınırlı kalmayacak, ilerleyen yıllarda Osmanlı’nın en yüksek yönetim makamlarından biri olan sadrazamlığa kadar uzanacaktı.

Ahmet Tevfik Paşa

Gençlik Yılları ve İlk Görevleri

Ahmet Tevfik Paşa, Vidin’de rüştiyeyi tamamladıktan sonra henüz 14 yaşında iken Davut Paşa İkinci Süvari Alayı’na katıldı. Genç yaşında askerî disiplini öğrenen Ahmet Tevfik, 18 yaşında başarılı bir sınavın ardından teğmen olarak orduda yükseldi. Ancak, 1865 yılında sağlık sorunları nedeniyle askerliği bırakmak zorunda kaldı. Bu durum, onun bambaşka bir kariyer yoluna yönelmesine sebep oldu.

Ordudan ayrıldıktan sonra, Osmanlı Devleti’nin bürokrasi kanadında görev almak üzere Babıâli Tercüme Odası’na geçti. Dışişleri alanındaki yetenekleri burada keşfedildi ve Osmanlı’nın diplomatik misyonlarında görev almak üzere yetiştirildi.

Diplomasi Kariyerinde Yükselişi

Ahmet Tevfik Paşa, 1872 yılında Osmanlı’nın Roma Büyükelçiliği’ne ikinci kâtip olarak atanarak dış görevine başladı. Buradaki başarılarının ardından farklı ülkelerde diplomatik görevler üstlendi. 1883 yılında Atina Büyükelçisi, 1885 yılında ise Berlin Büyükelçisi olarak görevlendirildi. Bu süre zarfında Osmanlı’nın uluslararası ilişkilerinde önemli roller üstlendi ve Avrupa siyasetini yakından tanıma fırsatı buldu.

Büyükelçilik görevi sırasında Ahmet Tevfik Paşa, Osmanlı Devleti’nin diplomatik stratejilerini geliştiren ve Avrupa devletleriyle ilişkileri yöneten önemli bir isim haline geldi. Berlin’de görev yaptığı yıllar, özellikle Almanya ile Osmanlı arasındaki ilişkilerin şekillenmesinde etkili oldu. Bu dönem, Osmanlı’nın Almanya ile giderek yakınlaştığı bir sürece denk gelmekteydi.

İkinci Meşrutiyet ve İlk Sadrazamlık Dönemi

1908 yılında İkinci Meşrutiyet’in ilan edilmesiyle Osmanlı yönetiminde büyük değişiklikler yaşandı. Ahmet Tevfik Paşa, bu süreçte Osmanlı hükümetinde Hariciye Nazırı (Dışişleri Bakanı) olarak görev aldı ve aynı zamanda Âyan Meclisi üyeliğine seçildi.

Ancak Osmanlı’daki siyasi istikrarsızlık, sadrazamların sıkça değişmesine neden oluyordu. 31 Mart Vakası sonrası Hüseyin Hilmi Paşa’nın istifasıyla Ahmet Tevfik Paşa, ilk kez sadrazamlığa atandı. Sadrazam olarak en önemli görevi, İstanbul’daki kargaşayı bastırmaktı. Ancak, Hareket Ordusu’nun İstanbul’a girişi ve II. Abdülhamit’in tahttan indirilmesi gibi büyük olaylar yaşandı. Bu gelişmeler neticesinde, Ahmet Tevfik Paşa sadrazamlık görevini bırakmak zorunda kaldı.

Birinci Dünya Savaşı ve Yeniden Sadrazamlık

Sadrazamlıktan ayrıldıktan sonra, Ahmet Tevfik Paşa Osmanlı’nın Londra Büyükelçiliği’ne atandı. Ancak 1914’te Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine İstanbul’a geri döndü. Osmanlı Devleti savaşın başında Almanya’nın müttefiki olarak savaşa katılmıştı.

1918’de savaşın Osmanlı aleyhine sonuçlanması ve Mondros Mütarekesi’nin imzalanması sonrası, Osmanlı yönetimi iç karışıklıklarla boğuşuyordu. Talat Paşa’nın istifası sonrası, Ahmet Tevfik Paşa ikinci kez sadrazam oldu. Ancak bu görevi de kısa sürdü. Yerine Ahmet İzzet Paşa atanırken, Osmanlı’nın içinde bulunduğu durum giderek kötüleşiyordu.

Üçüncü Sadrazamlık ve İstanbul’un İşgali

Ahmet İzzet Paşa’nın kısa süren görevinden sonra, Ahmet Tevfik Paşa üçüncü kez sadrazamlığa getirildi. Bu dönemde en önemli olaylardan biri, İstanbul’un 16 Mart 1920’de İtilaf Devletleri tarafından resmen işgal edilmesi ve Mebusan Meclisi’nin dağıtılmasıydı.

İstanbul’un işgal edilmesiyle birlikte Osmanlı yönetimi büyük ölçüde sembolik hale geldi. Ahmet Tevfik Paşa bu dönemde, Paris Barış Konferansı’na Osmanlı temsilcisi olarak katıldı. Konferansta Osmanlı Devleti’ne sunulan ağır barış şartlarına itiraz etti. Ancak Osmanlı hükümetinin bu itirazları kabul edilmedi ve Sevr Antlaşması’nın imzalanması gündeme geldi.

Ahmet Tevfik Paşa, ağır barış koşullarına itiraz ederek Sevr’i imzalamayı reddetti. Fakat Osmanlı yönetiminde farklı görüşler vardı. Damat Ferit Paşa’nın başkanlığındaki bir başka heyet Paris’e giderek Sevr’i imzaladı. Bu durum, Ahmet Tevfik Paşa ile İstanbul hükümetindeki diğer yöneticiler arasındaki görüş ayrılıklarını derinleştirdi.

Son Sadrazamlık Dönemi ve Cumhuriyet’e Geçiş

Ahmet Tevfik Paşa, 22 Ekim 1920’de son kez sadrazam oldu. 1921 Londra Konferansı’nda Ankara hükümetinin temsilcisi Bekir Sami Bey’e son sözü bırakması, onun Milli Mücadele’ye duyduğu saygıyı gösteriyordu.

Ancak Osmanlı yönetimi artık fiilen sona ermek üzereydi. TBMM’nin 1 Kasım 1922’de saltanatı kaldırmasıyla Ahmet Tevfik Paşa’nın görevi sona erdi. 4 Kasım 1922’de istifa etti ve Osmanlı Devleti’nin son sadrazamı olarak tarihe geçti.

Cumhuriyet Dönemi ve Son Yılları

Ahmet Tevfik Paşa, Osmanlı yönetiminin sona ermesiyle birlikte siyasetten tamamen çekildi. Cumhuriyet’in ilanından sonra İstanbul’da mütevazı bir hayat sürdü ve hiçbir resmi görev almadı. 1934 yılında çıkan Soyadı Kanunu ile “Okday” soyadını aldı.

1936 yılında, 91 yaşında İstanbul’da hayatını kaybetti. Osmanlı’nın son dönemine tanıklık eden Ahmet Tevfik Paşa, devletin çalkantılı yıllarında önemli roller üstlenmiş ve Osmanlı diplomasisinin son temsilcilerinden biri olarak tarihte yerini almıştır.


Leave A Reply