Akşemsettin kimdir? Fatih Sultan Mehmet ile olan güçlü bağları ve İstanbul’un fethine nasıl katkı sağladı? Tıptaki yenilikçi teorileri nelerdi? Sufi öğretileri ve şairlik kimliğiyle nasıl bir miras bıraktı?
Akşemsettin, sadece Osmanlı’nın ikinci padişahı II. Mehmet (Fatih Sultan Mehmet) ile olan ilişkisi ile değil, aynı zamanda mikropların tohuma benzetilen teorisiyle de tarihe damgasını vurmuş önemli bir şahsiyetti. Hem tasavvuf alimi, hem de tıp bilgini olarak tarihte derin izler bırakmış olan Akşemsettin, 15. yüzyılın önemli düşünürlerinden birisidir. Ayrıca şair kimliğiyle de edebi mirasa katkıda bulunmuş ve İstanbul’un fethi sırasında önemli bir rol oynamıştır.
Akşemsettin’in Hayatına Genel Bakış
Akşemsettin’in hayatına dair bilinenler, onun çok yönlü kişiliğini yansıtan derin izler taşır. Asıl adı Şemsettin Muhammed olan Akşemsettin, 1390 yılında Şam’da doğmuş, daha sonra Anadolu’ya ailesiyle birlikte gelmiştir. Babasının izinden giderek Kur’an’ı ezberlemiş ve ilköğrenimini ailesinden almıştır. Ancak Akşemsettin, yalnızca dini alanda değil, tıp eğitimi de almıştır. Tıp alanındaki başarısı, onun Batı tıbbıyla olan ilişkilerini pekiştirmiş ve ünlü bir tıp alimi olarak da tanınmasını sağlamıştır.
Akşemsettin’in hayatındaki dönüm noktalarından biri de Hacı Bayram-ı Veli’ye olan bağlılığıdır. Hacı Bayram-ı Veli’nin müridi olduktan sonra, Bolu’nun Göynük kasabasına yerleşmiş ve burada tasavvufla ilgili önemli çalışmalar yapmıştır. Sufi öğretiler doğrultusunda kendini yetiştiren Akşemsettin, zamanla beyaz giysilerle tanınmış ve “Akşeyh” (Beyaz Şeyh) olarak bilinir hale gelmiştir. Beyaz giyinmesinin yanında, yüzü, saçları ve sakalı da Sufi disipliniyle sürekli beyaz kalmıştır.
II. Mehmet ile İlişkisi ve İstanbul’un Fethi
Akşemsettin’in en çok tanınan yönlerinden biri, Fatih Sultan Mehmet’e olan yakın ilişkisi ve İstanbul’un fethindeki rolüdür. Akşemsettin, Sultan II. Mehmet’in İstanbul’u fethetme yolundaki manevi rehberi ve danışmanı olarak büyük bir etkiye sahip olmuştur. Sultan Mehmet, fethin stresli günlerinde Akşemsettin’in manevi desteğini sıkça aramıştır. Bu dönem boyunca Akşemsettin’in moral desteği, padişahın askerlerine olan manevi yönlendirmesi çok önemli olmuştur.
İstanbul’un Fethi ve Akşemsettin’in Katkıları
İstanbul’un fethi sürecinde Akşemsettin, sadece manevi destek vermekle kalmamış, aynı zamanda tıbbi katkılar da sunmuştur. Özellikle Süleyman Paşa gibi önemli isimlerin tedavisi, onun tıp alanındaki yetkinliğini gözler önüne sermektedir. Akşemsettin, II. Mehmet’in savaş için hazırlık yaptığı dönemde İstanbul’un fethiyle ilgili olarak ona moral verdi ve manevi destek sağladı. “Her şeyden önce II. Sultan Mehmet, İstanbul’u fethedecek.” diyerek, padişahın İstanbul’u fethetme kararlılığını güçlendirmiştir.
Fatih Sultan Mehmet, fetih sırasında Akşemsettin’den moral desteği almak için defalarca ona haber göndermiştir. Akşemsettin, fetih hazırlıkları sırasında, padişaha savaşın gidişatını ruhsal açıdan yönlendirecek destek sağlamıştır. Savaşın zorlu günlerinde, Akşemsettin’in her verdiği moral destek, fetihin yakın olduğunu düşündürtmüştür. Özellikle fethin ertelenmesinin getirdiği stres nedeniyle Sultan II. Mehmet, Akşemsettin’in olumlu mesajlarıyla kendisini daha güçlü hissetmiştir.
Akşemsettin’in Sufi Yönü ve Öğretisi
Akşemsettin, hem tasavvufi öğretilerle hem de İslam’ın temel değerleriyle derin bir bağ kurmuş bir alimdi. Sufizm’deki derin bilgisini, felsefi düşüncelerini ve maneviyatını zaman zaman Fatih Sultan Mehmet‘e öğütler verirken aktarmıştır. Bir dönem, Sultan Mehmet’in kendisinden ders almak istemesi üzerine Akşemsettin, ona tasavvufun insanın manevi dünyasıyla ilgilenen bir yol olduğunu ve sultanın devlet yönetiminde başarı göstermesinin manevi alandaki gelişimden daha önemli olduğunu vurgulamıştır. “Adalet kurmak, bir kültü kucaklamaktan daha önemli.” şeklindeki sözleri, onun dünyaya bakışını yansıtan önemli bir ifadedir.
Akşemsettin’in öğrettikleri, Sufizm’deki içsel yolculukla birlikte toplumda adaletin tesis edilmesi gerektiği düşüncesini savunuyordu. Sufi öğretileriyle birlikte hem ruhani hem de toplumsal barışa dair bir öğreti sunmuştur.
Akşemsettin ve Tıp Alanındaki Katkıları
Akşemsettin’in tıp bilgisi, Osmanlı dönemi için çok önemli bir yer tutar. Akşemsettin, zamanının batı tıbbıyla da etkileşimde bulunmuş bir tıp alimi olarak kabul edilir. “Maddet-ül Hayat” adlı Türkçe tıbbi eseri, onun tıp alanındaki bilgisini ortaya koymaktadır. Ayrıca, özellikle mikropların tohuma benzetilmesi gibi erken dönem bilimsel teoriler geliştirmiştir. Bu teoriler, onun sağlık biliminin temellerine dair sezgilerini ortaya koymuştur.
Akşemsettin, yalnızca hastalıkların tedavisi konusunda değil, halk sağlığı ve eczacılık alanında da önemli çalışmalar yapmış ve dönemin sağlık anlayışına önemli katkılar sağlamıştır. II. Mehmet’in kızı gibi önemli kişileri iyileştirmiş ve onunla tanışarak fetih sürecinde de önemli bir danışman haline gelmiştir.
Akşemsettin’in İslami Edebiyatı ve Şairliği
Akşemsettin yalnızca bir tıp bilgini ve tasavvuf alimi değil, aynı zamanda bir şair olarak da tanınmaktadır. Tasavvufi şiirleri, onun maneviyatını ve toplumsal değerlere bakış açısını yansıtan önemli metinlerdir. “Hall-i Müşkilât” ve “Risalet-ün-Nuriye” gibi risaleleri, onun tasavvufi düşüncelerini edebi bir dille ifade ettiği metinlerden bazılarıdır. Bu eserler, tasavvuf ve halk biliminin harmanlandığı eserler olarak dönemin Türk İslam düşüncesini şekillendiren metinlerdir.
Akşemsettin’in İstanbul’a ve Fatih’e Olan Katkıları
İstanbul’un fethinde Akşemsettin’in rolü yalnızca manevi destekle sınırlı değildir. Fatih Sultan Mehmet’in destekçisidir, ancak onun fiziksel olarak da katkıları vardır. Ebu Ayyub el-Ensari’nin kayıp mezarını bulması, İstanbul’un fethinden sonra yapılan kazıların sonucunda önemli bir buluş olmuş ve bu mezar üzerine inşa edilen büyük bir cami kompleksinin temellerini atmıştır. Sultan II. Mehmet, Akşemsettin’i sadece manevi değil, aynı zamanda tarihsel ve dini anlamda da önemli bir figür olarak görmüş ve ona büyük bir saygı duymuştur.
Son Yıllar ve Ölümü
Akşemsettin, İstanbul’un fethinden sonra, Göynük’e dönmüş ve burada eğitim vermeye devam etmiştir. Son yıllarında Zeyrek Camii‘nde müderrislik yapmıştır. Göynük’e döndükten sonra burada hayatını kaybetmiştir ve bugün hala Göynük ilçesinde mezarı ziyarete açıktır. Akşemsettin’in yaşamı, tasavvufi öğretileri, tıbbi başarıları ve manevi rehberliği ile uzun yıllar boyunca Türk İslam dünyasında hatırlanmıştır.
Sonuç
Akşemsettin, İslam düşüncesi, tıp bilgisi, tasavvufi anlayış ve manevi rehberliğiyle bir döneme damgasını vurmuş çok yönlü bir şahsiyetti. Fatih Sultan Mehmet’e verdiği manevi destek, tıp alanındaki buluşları ve tasavvufi öğretileri sayesinde, tarih boyunca hem akademik hem de manevi alanda hatırlanmıştır. Akşemsettin’in hayatı, onun insanlık için ve toplum için ne kadar derin bir etki bıraktığını gösteren önemli bir örnektir.