“Besle Kargayı Oysun Gözünü” atasözünün anlamı ve nankörlük kavramı hakkında detaylı bir inceleme. Yapılan iyiliklerin karşılıksız kalması ve nankörlükle başa çıkma yolları hakkında bilgi.
“Besle Kargayı, Oysun Gözünü” atasözü, dilimize derin bir anlam katmıştır ve insanlar arasında nankörlükle ilgili en bilinen söylemlerden biridir. Bu atasözü, iyilik yapılan kimselerden beklenmeyen şekilde kötülük görme ihtimalini anlatır. Gerçekten de, zaman zaman birine yardım ettiğimizde veya ona iyilik yaptığımızda, iyilik yaptığımız kişiden zarar görebiliriz. Bu acı gerçeği, atalarımız kısa ve öz bir şekilde bu atasözüyle dile getirmişlerdir.
Nankörlük ve Nankör İnsanlar
Nankörlük, yapılan iyiliğin karşılığında ne teşekkür etmek ne de vefa göstermek anlamına gelir. Nankör insanlar, kendilerine yapılan iyilikleri çabuk unutur ve genellikle bu iyiliklere bir karşılık verme ihtiyacı hissetmezler. Hatta daha kötüsü, zaman zaman bu kimseler, kendilerine yapılan iyiliği bir adım ileriye taşıyıp, iyilik yapan kişilere zarar vermekten çekinmezler. Türk kültüründe nankörlük, toplumsal değerler içinde en kötü davranışlardan biri olarak kabul edilir.
Nankörlük yapanlar sadece iyiliği unutmakla kalmazlar, iyilik yapan kişilere zarar vermekten de çekinmezler. İnsanlara yapılan iyiliklerin bu şekilde karşılanması, iyilik yapma niyetinde olanları derinden etkileyip onları üzer. İşte bu yüzden, “Besle kargayı, oysun gözünü” atasözü, yapılan iyiliğin karşılığında beklenmedik bir kötülükle karşılaşmayı anlatır. Bu atasözünde karga, nankörlük yapan kişiyi simgeler. Kendisini besleyen kişinin gözünü oyar ve yapılan iyiliği karşılıksız bırakmak bir yana, zarara yol açar.
Atasözünün Derin Anlamı
İnsanlar genellikle yardım ettikleri veya iyilik yaptıkları kimselerden bir kötülük beklemezler. Yardım eden kişi, en azından bir teşekkür ya da minnet bekler. Ancak bu her zaman böyle olmaz. Bazen yapılan iyiliğe karşılık kötülük gelir. Yapılan iyiliklerin unutulup, yerini kötülüğe bırakması nankörlüğün en belirgin özelliklerindendir. Bu tür davranışlar, iyilik yapan kişiyi son derece yaralayıcı olabilir. Bu atasözü, tam da bu durumu anlatmak için söylenmiştir. Nankörlük kavramı buradan doğar: Birine yapılan iyiliği yok saymak ve hatta iyilik yapan kişiye zarar vermek.
İyilik ve Nankörlük Arasındaki İlişki
İyilik yapmak, insanın doğasında vardır. Çoğu insan, karşılık beklemeden başkalarına yardım etmekten, iyilik yapmaktan haz duyar. Ancak iyiliğe karşılık kötülük görmek, insanın içindeki bu yardım etme arzusunu köreltir. İyilik yapan kişi, nankörlükle karşılaştığında derin bir hayal kırıklığı yaşar. Bu hayal kırıklığı, iyilik yapmaya devam etmek isteyen kişi üzerinde kalıcı etkiler bırakabilir. Çünkü iyilik yapan, karşılık olarak kötülük görmeyi beklemez ve bu durum, onun iç dünyasında ciddi bir yara açar.
İyi insan olmanın bir özelliği de iyiliğe iyilikle karşılık vermektir. Ancak ne yazık ki, herkes bu erdeme sahip değildir. İyilik yapan kimse, bazen iyiliğin karşılığını almasa bile en azından bir teşekkür ya da minnet bekler. Ama bazı insanlar, kendilerine yapılan iyiliği küçümseyip, yapılan iyiliği yok sayarlar. Hatta daha da kötüsü, o kişilere zarar vermek için çaba harcarlar.
Nankörlük Örnekleri ve Yaşanan Hayal Kırıklıkları
Nankörlük örnekleri, hayatımızın farklı alanlarında sıkça karşımıza çıkar. Özellikle birine sürekli yardım eden, onu büyüten veya maddi manevi destek olan kişiler, zaman zaman en büyük zararı da bu kişilerden görürler. Nankör insanlar, kendilerine yapılan iyiliği ve yardımı çabucak unutur, hatta bu yardımları yok sayarlar. Daha da kötüsü, kendilerine yardım eden kişilere sırt çevirdikleri gibi, onlara zarar vermekten de çekinmezler.
Bir aile büyüğünün, çocuklarını yetiştirdikten sonra onların ilgisizliğiyle karşılaşması, nankörlüğün en yaygın örneklerinden biridir. Çocuklarına hayatını adamış bir ebeveyn, yaşlılığında onlardan beklediği ilgiyi ve şefkati göremeyebilir. Bu durum, yapılan iyiliklerin karşılıksız kalmasının en acı örneklerinden biridir. Aynı şekilde, iş hayatında veya sosyal ilişkilerde de nankörlük yaygındır. Bir iş arkadaşına yardım eden veya bir dostuna destek olan kişi, daha sonra bu kişiden beklemediği bir kötülük görebilir.
Nankörlüğün Toplumsal Yansıması
Toplumda nankörlük, sadece bireyler arasında değil, gruplar ve topluluklar arasında da yaygın görülen bir olgudur. Yapılan yardımların veya iyiliklerin unutulması, toplumsal ilişkileri derinden etkiler. Özellikle yardımlaşmanın ve dayanışmanın önemli olduğu toplumlarda, nankörlük gibi davranışlar toplumsal huzuru zedeler.
İyiliğin karşılıksız kalması, toplumu moral olarak olumsuz etkiler. Birbirine yardım eden ve dayanışma içinde olan bireyler, zamanla iyiliklerinin karşılığını alamadıklarında, yardımlaşma duygusu zayıflar. Bu da toplumsal ilişkilerde bir kırılmaya yol açar. Nankörlük, toplumun dayanışma ruhunu yok eden bir unsurdur.
Nankörlüğe Karşı Alınacak Önlemler
Nankörlükle karşılaşmamak için iyilik yaparken kime ve ne şekilde iyilik yaptığımıza dikkat etmek önemlidir. İyilik yaparken dikkatli olmak, nankörlükle karşılaşmanın önüne geçebilir. Bununla birlikte, karşılıksız iyilik yapma duygusunu kaybetmemek de önemlidir. Nankörlükle karşılaşmış olmak, iyilik yapmaktan uzak durmak için bir sebep olmamalıdır. Gerçek iyilik, karşılık beklemeksizin yapılan iyiliktir.
İyilik yaparken, insanların karakterlerini ve davranışlarını göz önünde bulundurmak önemlidir. Kimlere yardım ettiğinizi, nasıl bir iyilik yaptığınızı bilerek hareket etmek, nankörlükle karşılaşma riskini azaltır. Aynı zamanda, iyilik yapmanın verdiği iç huzuru kaybetmemek de önemlidir. İyilik yapmak, insanın kendisi için yaptığı bir eylemdir ve karşılığında kötülük görmek, bu eylemi küçültmemelidir.
Nankörlükle Başa Çıkma Yolları
Nankörlükle karşılaşan kişiler, genellikle büyük bir hayal kırıklığı yaşar. Ancak bu hayal kırıklığını aşmanın yolları vardır. Öncelikle, yapılan iyiliklerin karşılıksız kalabileceği gerçeğini kabul etmek, bu hayal kırıklığını azaltır. İyilik yaparken karşılık beklemek, kişinin daha büyük bir üzüntü yaşamasına sebep olabilir. Bu yüzden, iyilik yaparken hiçbir karşılık beklememek en doğrusudur.
Nankörlükle karşılaşıldığında, bunu kişisel olarak almamak ve karşımızdaki insanın karakterine bağlamak önemlidir. Nankörlük yapan kişi, sadece kendisine zarar verir. Nankörlükle karşılaşan kişi ise, iyilik yapmanın erdeminden bir şey kaybetmez. İyiliğin karşılığında kötülük görmüş olmak, yapılan iyiliğin değerini düşürmez. Nankör insanlar, sadece kendilerini küçültürler.
Sonuç Olarak: İyilik Yapmaya Devam Edin
İyilik yapmanın verdiği huzur ve mutluluk, nankörlükle karşılaşmanın yol açtığı hayal kırıklığından çok daha büyüktür. Nankörlükle karşılaşmak, iyilik yapma niyetini ve arzusunu köreltmemelidir. Gerçek iyilik, karşılıksız yapılan iyiliktir. İnsanlar bazen nankör olabilirler, ama bu, iyilik yapmanın değerini azaltmaz.
“Besle Kargayı, Oysun Gözünü” atasözü, nankörlükle karşılaşanlar için bir uyarıdır, ancak iyilik yapmaya devam etmek, insan olmanın bir gereğidir. Nankör insanlardan uzak durarak ve iyilik yapmanın verdiği huzuru kaybetmeden hayatımıza devam etmek, en doğru davranış olacaktır. İyiliğe iyilikle karşılık veren insanlar bulmak, belki de iyiliğin en büyük ödülüdür.