George Berkeley Kimdir? İdealizm ve Zihinsel Varlık Üzerine Derin Bir İnceleme

0

George Berkeley’in idealizmi nedir? Maddeyi reddeden bu filozof, tüm gerçekliğin zihinsel algılarla var olduğunu savundu. Tanrı’nın rolü nedir? Berkeley’in felsefesi, bugün bile nasıl etkiler yaratmaktadır?

George Berkeley, İrlanda doğumlu bir filozoftur ve 18. yüzyılın önemli düşünürlerinden biridir. Berkeley, idealizm olarak bilinen felsefi görüşüyle tanınır ve bu görüş, tüm maddi dünyanın yalnızca zihinsel bir varlık olduğuna inanır. Ona göre, dış dünya sadece zihinsel algıların bir yansımasıdır. Berkeley’in bu görüşü, özellikle felsefe tarihinde empirizm ve idealizm arasındaki çatışmaların bir parçası olarak değerlendirilir. İşte George Berkeley’in yaşamı, felsefi görüşleri ve bunların felsefe üzerindeki etkilerine dair detaylı bir inceleme.

George Berkeley

1. George Berkeley’in Yaşamı

George Berkeley, 12 Mart 1685 tarihinde İrlanda’nın Kilkenny şehrinde doğdu. Kiliseye ait bir ailede dünyaya gelmesi, onun hayatında dini inançların önemli bir yer tutmasına neden oldu. Oxford Üniversitesi’nde eğitim aldı ve burada mantık, felsefe ve matematik gibi alanlarda kendini geliştirdi. Erken dönemlerinde, özellikle empirizm akımından etkilendi. Hemen ardından felsefi kariyerine atılmadan önce yazdığı metinlerde din ve ahlak gibi konuları ele aldı.

Berkeley, aynı zamanda dinî bir lider olarak da bilinir. 1728’de Bermuda Adaları’na bir eğitim misyonu göndermek üzere bir plan hazırlamış, ancak bu plan zamanla gerçekleşmemiştir. Yine de, dini düşünceler ve manevi öğretiler, felsefî görüşlerini şekillendiren temel unsurlar arasında yer almıştır. Felsefe dünyasında ise “idealizm” ve “oldukça radikal görüşler” geliştirmesiyle dikkat çekmiştir.

2. Empirizm ve Berkeley’in Felsefesi

Berkeley’in felsefesi, empirizmle yakından ilişkilidir. Empirizm, bilgiye yalnızca duyusal deneyimler aracılığıyla ulaşılabileceğini savunur. Berkeley, John Locke‘tan etkilenmiş olsa da, görüşlerinde daha ileri bir adım atmış ve maddeyi reddetmiştir. Ona göre, dünya ve nesneler, insanların algıları dışında var olamazlar. “Olmak, algılanmak demektir” (esse est percipi) şeklinde özetlediği bu görüş, Berkeley’in idealizmini temel alır.

Empirizmin Temel Prensipleri

Empirizm, yalnızca duyusal algılar üzerinden bilgi edinilebileceğini iddia eder. Locke gibi filozoflar, insanların doğuştan sahip oldukları bir “tabula rasa” (boş levha) fikrini savunmuşlardır. Berkeley, bu görüşü kabul etmiş, ancak bir adım ileri giderek nesnelerin varlığının algılarımıza bağlı olduğunu söylemiştir. Ona göre, dış dünyadaki her şey bir algıdan ibarettir ve bu algılar, Tanrı’nın zihninde var olmaya devam eder.

Maddeyi Reddi

Berkeley’in felsefesinde madde kavramı oldukça tartışmalıdır. Madde, duyusal algılardan bağımsız bir varlık olarak kabul edilmez. Eğer bir nesne, bir şekilde algılanamazsa, o nesne var olamaz. Bu yaklaşım, Berkeley’in materyalist düşüncelere karşı geliştirdiği en güçlü eleştirilerden biridir.

3. Berkeley’in İdealizmi ve Tanrı’nın Rolü

Berkeley’in idealizm görüşü, tüm gerçekliğin zihinsel bir varlık olduğunu öne sürer. Fakat burada önemli olan nokta, idealizmin sadece insan zihninin üretimi olan bir evren anlayışıyla sınırlı olmamasıdır. Berkeley’e göre, evrendeki tüm algılar Tanrı tarafından sürekli olarak var edilir. Tanrı, her şeyin farkında olup, her bir algıyı zihinsel olarak sürekli olarak “gözler önüne serer”. Bu bakımdan Tanrı, algılar arasında tutarlılığı ve sürekliliği sağlar.

Varlık Algısı ve Tanrı

Berkeley, her şeyin algılarla mevcut olduğuna inanırken, bir nesnenin varlığı için bir izleyici (algılayan bir zihin) gerektiğini savunur. Bir kişi bir nesneyi gözlemlediğinde, o nesne gerçekten vardır çünkü algılanır. Fakat, bir nesne algılanmadığında, o nesnenin varlığı devam etmez. Bununla birlikte, Tanrı, her an her şeyin algısını tutar ve bu şekilde her şeyin varlığı sürdürülebilir.

4. Berkeley’in Eserleri ve En Önemli Kitapları

Berkeley’in felsefi mirası, yazdığı eserlerle büyük bir etki bırakmıştır. En önemli eserlerinden bazıları şunlardır:

“A Treatise Concerning the Principles of Human Knowledge” (1710)

Bu eser, Berkeley’in idealizm anlayışını en detaylı şekilde ortaya koyduğu kitaptır. Burada, dış dünya ve nesnelerin gerçekliği üzerine oldukça radikal görüşler ileri sürülür. Kitap, insanların algıları dışında hiçbir şeyin var olmadığını savunur. Ayrıca, madde ve insan zihni arasındaki ilişkiyi derinlemesine incelemiştir.

“Three Dialogues between Hylas and Philonous” (1713)

Bu eser, diyalog şeklinde yazılmıştır ve Berkeley’in felsefi görüşlerini görsel ve tartışmalı bir şekilde açıklama amacını taşır. Hylas, maddeci bir bakış açısını savunurken, Philonous idealist görüşü savunur. Bu eserde Berkeley, idealizmi savunmak için, duyusal algılar ve objektif gerçeklik arasındaki bağlantıyı sorgular.

5. Berkeley ve Bilimsel Etkiler

Berkeley’in düşüncelerinin bilim dünyasında da yankı uyandırdığını söylemek mümkündür. Onun idealist yaklaşımı, özellikle fiziksel dünya ve bilimsel açıklamalar üzerinde bazı önemli sorulara yol açmıştır. Newton’un mekanik evren anlayışına karşı Berkeley, doğanın algılarla var olduğunu savunmuş ve bu görüşü tartışmaya açmıştır. Bu bağlamda, Berkeley’in görüşleri bilimsel realizmle doğrudan çatışmaktadır.

Berkeley’in Matematik ve Fizik Üzerindeki Etkisi

Berkeley, matematiksel analiz ve geometri gibi bilimsel alanlarda da etkilidir. Özellikle analitik geometriye dair görüşleri, geometrik şekillerin zihinsel algılarla ilişkisini sorgulamıştır. Onun fikirleri, Newton’un fiziğini kabul etse de, fiziksel gerçekliğin özünü açıklarken daha dinsel ve idealist bir bakış açısı geliştirmiştir.

6. Berkeley’in Eleştirileri ve Felsefi Mirası

Berkeley’in idealizmi, felsefi bir eleştiri dalgasını da beraberinde getirmiştir. Onun görüşleri, özellikle maddeci filozoflar tarafından şüpheyle karşılanmıştır. David Hume ve Immanuel Kant gibi düşünürler, Berkeley’in fikirlerine karşı geliştirdikleri epistemolojik ve metafiziksel eleştirilerle onu tartışmaya açmışlardır.

Eleştiriler

Maddenin varlığını reddetmek, birçok felsefeci tarafından gerçeklikten kopuk bir yaklaşım olarak görülmüştür. Ayrıca, algıların Tanrı tarafından sürdürüldüğü görüşü, dini dogmatizmle ilişkilendirilmiş ve modern felsefenin gelişiminde önemli tartışmalara yol açmıştır.

7. Sonuç ve Günümüz Felsefesi Üzerindeki Etkisi

Berkeley’in felsefi görüşleri, zamanla idealizm ve empirizm arasındaki çizgiyi net bir şekilde çizmiştir. Felsefe tarihindeki etkileri, özellikle gerçeklik algısı ve algısal idealizm konularındaki katkılarıyla devam etmektedir. Berkeley’in görüşleri, zihnin rolünü ve doğadaki varlıkların algı ile olan ilişkisini sorgulayan birçok çağdaş düşünür tarafından ele alınmıştır.

Berkeley, günümüz felsefesinin temel taşlarından biri olarak kabul edilir ve onun düşünceleri, modern ontoloji ve epistemoloji çalışmalarında önemli bir referans noktasıdır.


Leave A Reply