Gilbert Ryle Kimdir? Zihin Felsefesi “Makinedeki Hayalet”ten Davranışçılığa

0

Gilbert Ryle’ın zihin felsefesi nasıl bir devrim yarattı? Zihnin içsel bir varlık mı yoksa davranışlarla mı anlaşılabilir olduğu üzerine Ryle’ın görüşleri ne kadar geçerli? “Ghost in the Machine” metaforu zihnin doğasını nasıl şekillendiriyor?

Gilbert Ryle, 20. yüzyılın önemli felsefi figürlerinden biridir ve özellikle felsefe psikolojisi ve zihin felsefesi üzerine yaptığı katkılarla tanınır. En çok, zihnin doğasıyla ilgili klasik bir soru olan “zihin ve beden ilişkisi” üzerine geliştirdiği fikirlerle tanınır. Ryle, en bilinen eseri olan The Concept of Mind (Zihnin Kavramı) adlı kitabında, zihinle ilgili geleneksel anlayışları eleştirerek, zihnin bedenle ilişkisinin çok daha farklı ve daha pratik bir biçimde anlaşılması gerektiğini savunmuştur.

Bu yazıda, Gilbert Ryle’ın hayatını, felsefi görüşlerini ve özellikle “zihnin yerleşik iki ayrı alan” olduğu fikrine dair geliştirdiği görüşleri detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. Ayrıca, Ryle’ın fikirlerinin davranışsalci felsefe ve analitik felsefe üzerindeki etkilerini de ele alacağız.

Gilbert Ryle

Kaynak : wikipedia.org

1. Gilbert Ryle’ın Hayatı ve Felsefi Arka Planı

Gilbert Ryle, 19 Ağustos 1900’de İngiltere’nin Brighton şehrinde doğmuş ve 6 Ekim 1976’da hayatını kaybetmiştir. Oxford Üniversitesi’nde felsefe eğitimi aldıktan sonra öğretim üyeliği yapmış ve felsefe dünyasına önemli katkılarda bulunmuştur. Ryle, özellikle analitik felsefe hareketinin öncülerindendir ve öznelci zihinsel durumların açıklanması konusunda geliştirdiği fikirlerle tanınır.

Ryle’ın hayatı, özellikle Cambridge Üniversitesi’nde Ludwig Wittgenstein ve G.E. Moore gibi önemli felsefi figürlerle olan ilişkileriyle şekillenmiştir. Ryle, bu çevrelerin etkisi altında, felsefenin dil ve mantıkla ilgili geleneksel anlayışlarını sorgulamış ve öznelci yaklaşımın zihin üzerine nasıl hatalı bir şekilde inşa edildiğini eleştirmiştir.

2. Ryle’ın Felsefi Temelleri: Zihin ve Davranış

Ryle’ın felsefesinin merkezi, zihnin ve bedenin ilişkisinin doğru anlaşılması gerektiği fikridir. O, zihin hakkında yaygın olarak kabul edilen “ikili” anlayışı reddetmiş ve bu anlayışın oldukça yanıltıcı olduğunu savunmuştur. Zihin ve bedenin iki ayrı alan olarak görülmesi, Ryle’a göre yanlış bir yaklaşımdı. Bu yanlış anlayış, “zihinsel durumlar” ve “fiziksel durumlar” arasındaki ayrımı abartarak, zihnin içsel bir varlık olarak tasvir edilmesine yol açmıştır.

Ryle’ın bu eleştirisi, felsefi dünyada büyük yankı uyandırmış ve birçok filozof tarafından desteklenmiştir. Ryle, Davranışçılık akımına yakın bir duruş sergileyerek, zihinsel durumların sadece davranışlarla anlaşılabileceğini ileri sürmüştür. Zihin ve davranış arasındaki ilişkiyi daha dinamik ve iç içe geçmiş bir şekilde ele almıştır.

3. “Zihnin Kavramı” ve Ryle’ın Eleştirisi: Zihnin “Bir Şey” Olmaması

Ryle’ın en ünlü eseri olan The Concept of Mind (Zihnin Kavramı), onun zihin anlayışını ortaya koyduğu temel yapıtıdır. Bu kitapta, Ryle, zihni bir şey olarak görmektense, zihinsel durumların davranışların bir sonucu olarak anlaşılması gerektiğini savunur. Zihnin içsel bir varlık değil, davranışsal bir kapasite olduğunu ileri sürer.

“Zihnin bir şey olduğu” anlayışını eleştirerek, insan zihninin sadece bir varlık değil, “beceriler ve yetenekler” olarak tasvir edilmesi gerektiğini öne sürer. Bu bağlamda, Ryle, zihnin bir “yer” ya da “duruş” değil, sürekli bir “eylem ve hareket” içinde olduğunu ifade eder. Ona göre, zihin bir tür “dışa vurumculuk” (behaviorism) anlayışına indirgenebilir.

Ryle, zihnin sadece içsel bir şey olmadığını, aksine davranışlarla anlaşılabilir bir durum olduğunu öne sürer. Zihnin bilinçli deneyimleri bir tür dışsal gözlem ve analizle daha iyi anlaşılabilir ve sınıflandırılabilir.

4. Ryle ve “Ghost in the Machine” (Makinedeki Hayalet)

Ryle’ın zihin ile beden arasındaki ilişkinin yanlış anlaşılmasına yönelik geliştirdiği en ünlü metaforlardan biri, “Ghost in the Machine” (Makinedeki Hayalet) ifadesidir. Bu ifade, René Descartes’ın ikilikçi felsefesine bir eleştiridir. Descartes’a göre zihin ve beden, birbirinden farklı iki ayrı şeydi ve insan ruhu, bedenin içinde bir “hayalet” gibi var oluyordu.

Ryle, Descartes’ın bu ikilikçi görüşünü şiddetle eleştirir ve zihnin bedenin parçası, bir anlamda onun işlevsel bir parçası olduğunu savunur. Ona göre, zihin, bedene “gizli bir varlık” ekleyen bir şey değildir. Zihinsel durumlar, sadece bireyin davranışlarıyla ve çevresine verdiği tepkiyle anlaşılabilir.

“Makinedeki hayalet” ifadesiyle, zihnin bedenden ayrı bir varlık olarak anlaşılmasının yanıltıcı olduğunu vurgulamaktadır. Ryle, zihnin bir tür işlevsel kapasite olarak görülebileceğini savunur ve buna bir gizlilik ya da “ruh” eklemenin gereksiz olduğunu belirtir.

5. Zihinsel Durumlar ve Davranışçılık: Ryle’ın Etkisi

Ryle’ın davranışsalcı anlayışı, özellikle psikolojinin felsefi temellerine ciddi etkiler yapmıştır. Zihinsel durumların, davranışsal bir dilde ifade edilebileceğini savunarak, davranışçılığın temellerini güçlendirmiştir. Bu yaklaşım, psikolojiyi davranışsal gözlemler ve dışa vurumculukla sınırlamış, zihinsel durumların içsel bir şekilde araştırılmasını gereksiz görmüştür.

Ryle’ın düşünceleri, 20. yüzyılın ortalarında analitik felsefe ve davranışçılık akımlarının temelini oluşturmuştur. Bu dönemde, birçok psikolog ve filozof, zihinsel durumların dışsal gözlemlerle açıklanabileceği fikrine katılmıştır. Ryle’ın etkisi, özellikle John Searle, Daniel Dennett gibi filozoflar ve psikologlar üzerinde büyük olmuştur.

6. Ryle’ın Eleştirilen Yönleri ve Gelişen Felsefi Tepkiler

Ryle’ın fikirleri, özellikle zihin ve beden ilişkisi hakkındaki görüşleri, çeşitli eleştiriler almıştır. Zihinsel durumların sadece davranışla anlaşılabileceği görüşü, bazı filozoflar tarafından aşırı indirgemeci olarak görülmüştür. Felsefi zihin felsefesi içinde, bazı düşünürler, zihnin yalnızca davranışla açıklanamayacak kadar karmaşık ve içsel bir yapıya sahip olduğuna inanmışlardır.

Özellikle fenomenoloji ve varoluşçuluk gibi akımlar, zihnin bilinçli deneyim ve içsel gözlem gibi unsurları göz ardı eden bu görüşleri eleştirmiştir. Bu eleştiriler, zihnin dinamik yapısının ve öznel deneyimin daha fazla ön plana çıkarılması gerektiğini savunmuştur.

7. Sonuç ve Ryle’ın Modern Zihin Felsefesindeki Yeri

Gilbert Ryle, zihin ve beden ilişkisini anlamada büyük bir devrim yaratmış ve klasik felsefi gelenekleri ciddi şekilde sorgulamıştır. Onun davranışçı bakış açısı, felsefi düşüncenin gelişiminde önemli bir aşama olmuş ve birçok filozofun zihnin doğası üzerine farklı görüşler geliştirmelerine yol açmıştır.

Bugün, Ryle’ın fikirleri, analitik felsefe ve davranışçılık akımları çerçevesinde hâlâ önemli bir yer tutmaktadır. Ancak, zihin üzerine yapılan çağdaş tartışmalarda, içsel deneyimlerin ve bilinçli varoluşun daha fazla ön plana çıkarılması gerektiği de kabul edilmektedir. Yine de, Ryle’ın fikirleri, zihin felsefesindeki en güçlü eleştirilerden biri olmaya devam etmektedir.

Ryle’ın eseri, zihnin yalnızca fiziksel davranışlarla anlaşılabileceği anlayışına karşı ortaya koyduğu eleştiriler, felsefi düşüncenin geniş bir alanını etkilemiş ve davranışçılığın temellerini güçlendirmiştir. Zihin felsefesindeki bu katkılar, günümüz filozofları ve psikologları için hala tartışılmaya devam etmektedir.


Leave A Reply