İptidaiye ne demektir? Osmanlı eğitim sisteminin ilköğretim kurumu iptidai ve medrese aşamaları hakkında detaylı bilgi edinin. Tanzimat döneminden başlayarak iptidai, iptida-i hariç, iptida-i dahil ve iptida-i altmışlı müderrislik derecelerinin tarihsel gelişimi ve önemi.
İptidai, iptidaiye ya da taş mektep olarak da bilinir, Osmanlı eğitim sisteminde ilköğretim kurumu. Tanzimat döneminin eğitim sistemine getirdiği yeni okullardandır. Tanzimat Fermanı’nın ilanına (1839) değin ilköğretim sıbyan mekteplerinde verilirdi. İlköğretimin ikinci aşamasını oluşturan rüştiyelerin kurulmasından sonra, sıbyan mekteplerinde bu okullara öğrenci yetiştirecek düzenlemelere gidildi. İstanbul’daki semt ve mahalle sıbyan mektepleri birer merkez sıbyan mektebine bağlandı. Ama tutucu çevreler buna tepki gösterince, 1862’de yayımlanan bir nizamnameyle, İstanbul’daki 36 sıbyan mektebiyle sınırlı olmak üzere örnek okullar oluşturuldu. İptidai adı verilen bu üç yıllık okulları bitiren çocukların “Kuran-ı Kerim’i gereği gibi okumaları, ilmihal ve tecvidi öğrenmiş, Türkçe okuryazar olmaları” amaçlanıyordu.
1869’da yayımlanan Maarif-i Umumiye Nizamnamesi gereğince, 1871’de iptidailerin yaygınlaştırılması kararlaştırıldı. Buna göre her köyde ve kentlerin bütün mahallelerinde birer iptidai açılacaktı. Cevdet Paşa’nın 1872’de hazırlattığı Usul-i Cedide-i Tedrisi-ye ilk iptidai programıydı. Bunun uygulandığı Nuruosmaniye Mektebi’ne Numune Mektebi dendi. İptidai programı Rumeli’de, özellikle de Selanik’te yaygın olarak uygulanmaya başladı. “Selanikli Hocalar” denen genç öğretmenler, İstanbul’a da gelerek yeni iptidailer açtılar. Bu okullar hocalarının adları ile (örn. Kerim Hafız Mektebi, Şemsi Efendi Mektebi) anılıyordu.
1875’te yayımlanan bir talimatnameyle iptidailerde köklü düzenlemeler yapıldı. Maarif Nezareti’nde, bu okulların yönetim ve denetimini üstlenen Mekâtib-i İptidaiye İdaresi kuruldu. İstanbul’daki iptidailerde öğrenim süresi üç yıl, taşradakilerde ise dört yıl olarak belirlendi.
II. Abdülhamid, 1892’de yeni bir talimatname hazırlatarak sınavdan geçirilecek darülmuallimin mezunlarının iptidai öğretmeni olabilmelerini sağladı. Kentlerdeki iptidailer ile köy iptidaileri için de farklı ders programları hazırlandı. II. Meşrutiyet’in ilanından (1908) sonra eski iptidailer Evkaf Nezareti’ne bağlandı. Maarif Nezareti’ne bağlı yeni iptidailer açıldı. 23 Eylül 1913’te yayımlanan Tedrisat-ı İptidaiye Kanun-ı Muvakkati ilköğretimi iptidai ve rüştiye olmak üzere altı yıl olarak düzenledi. İptidai öğrenimi zorunlu ve parasız, rüştiye öğrenimi ise isteğe bağlıydı. Ama I. Dünya Savaşı (1914-18) yılları iptidailerin gelişmesine olanak vermedi. Getirilen düzenlemelerin pek azı uygulanabildi. 1921’de Ankara’da toplanan Maarif Kongresi’nde alınan kararla Anadolu’daki iptidailer “ilk mektep”e (sonra ilkokul) dönüştürülürken bir de İlk Mektep Müfredatı kabul edildi. İstanbul’daki iptidailer ise ancak 1924’te Tevhid-i Tedrisat Kanunu çıktıktan sonra ilk mektebe dönüştürüldü.
İptida-i Hariç
İbtida-i hariç olarak da bilinir, Osmanlı medrese sisteminde ilk aşama olan hariç medresesinin birinci bölümü ve müderrislik derecesi.
İptida-i harice, hâşiye-i tecrid ve miftah denen hazırlık aşamalarından geçilirdi. İptida-i hariçte asıl medrese derslerinin “paye” denen başlangıç dersleri okutulurdu. “Paye-i hamsin” denen 50 akçe gündelikli iptida-i hariç müderrisleri, sıraları geldiğinde tarik ve silsile yoluyla bir üst derece olan, gene 50 akçe gündelikli hareket-i hariç müderrisliğine yükselirlerdi. İptida-i hariç müderrisliğine ise “kınklı” denen ve asıl müderrislik düzeyine ulaşmamış olan bir alt dereceden ya da mülazimler arasından atama yapılırdı. İptida-i hariç müderrisliği kadrosu için bir sınır yoktu. 19. yüzyılın sonlarında İstanbul’daki medreselerde 40 olan iptida-i hariç müderrisi sayısı, 20. yüzyılın başında 226’ya kadar çıktı. İptida-i hariç müderrisliği isterlerse 150 akçeli kadılıklara geçebilirlerdi.
İptida-i Dahil
İbtida-i dahil olarak da bilinir, Osmanlı medrese sisteminde, ikinci aşama olan ve hariçle sahn arasında yer alan dahil medresesinin birinci bölümü ve müderrislik derecesi. İptida-i dahili bitirenler hareket-i dahile geçerlerdi. Öğrencileri sahn aşamasına hazırladıkları için iki bölüm ortak olarak “paye-i sahn” olarak da adlandırılırdı. İptida-i dahil ve hareket-i dahil bölümlerinde en az altı ay ders izleme zorunluğu vardı. Başarının ölçütü ise bir üst aşamadaki kitapları okuyabilecek düzeye ulaşmaktı. Tarik yolu denen ve müderrislerin rütbelerini gösteren sıralamada iptida-i dahil müderrisleri, aşağıdan yukarıya üçüncü aşamada yer alırlardı.. İstanbul medreselerinde kadroları 32’ydi. Bir alt aşamadaki müderrislerin kadro sayısı 48 olduğundan, kazasker önünde verilen sınavı geçerek iptida-i dahile yükselmek oldukça zordu. 20. yüzyılın başında sayılan 79’a çıkan iptida-i dahil müderrisleri, medrese içinde yükselebildikleri gibi mahreç mevalisi denen kadılıklara ya da nişancılık, defterdarlık gibi görevlere atanırlardı.
İptida-i Altmışlı
İbtida-i altmışlı olarak da bilinir, Osmanlı medrese sisteminde bir öğretim aşaması ve müderrislik derecesi. İptida-i altmışlı medresesi, 16. yüzyılda Süleymaniye medreseleri kurulurken oluşturuldu. Altmış akçe gündelikli müderrislerin ders okuttukları bu aşamayı bitiren öğrenciler bir üst aşama olan hareket-i altmışlıya devam etme hakkını elde ederlerdi. İptida-i altmışlı müderrisleri de terfi edince hareket-i altmışlı müderrisi olurlardı. Müderrislerin her iki derecede aynı gündeliği almalarına karşın, hareket-i altmışlı bir üst derece sayılırdı. Medreselerle ilgili kanunnamede derece kadrolarına sınır konduğundan iptida-i altmışlıdan hareket-i altmışlıya geçmek zordu. İptida-i altmışlı kadrosundaki müderrislerin sayısı önceleri çok azken, 19. yüzyılın sonunda 48’e çıkarıldı. 1908’de ise 10’a düşürüldü. İptida-i altmışlı müderrisleri, isterlerse mevleviyet denen 500 akçe gündelikli Şam, Halep, Mısır vb eyalet kadılıklarına geçebilirlerdi.