Marmara Denizi’ni aşan ilk Türk pilotlar Yüzbaşı Salim Bey ve Rasıt Yüzbaşı Kemal Bey’in tarihî uçuşuyla ilgili bilinmeyen detaylar ve havacılık tarihimize bıraktıkları önemli miras.
Havacılık tarihi, aynı zamanda ilkleri başarmak için verilen büyük mücadelelerin de tarihidir. Manş Denizi’ni ya da Atlantik’i geçen pilotlar, günümüzde bile saygıyla anılmaktadır. Bu bağlamda, biz de kendi kahramanlarımızdan olan, Marmara Denizi’ni aşan ilk pilotlarımız Yüzbaşı Salim Bey ve Rasıt Yüzbaşı Kemal Bey’i hatırlayalım.
İkinci Balkan Savaşı, Türk havacılığı için bir dönüm noktası oldu. Bu savaş sırasında ve sonrasında Türk havacıları, havacılığın ne kadar önemli olduğunu gösteren bazı tarihi uçuşlar gerçekleştirdiler. Bunlar arasında en dikkat çekici olanlardan biri de Yüzbaşı Salim Bey ve Rasıt Yüzbaşı Kemal Bey’in Marmara Denizi üzerinden gerçekleştirdikleri ilk uçuştu. Aslında amaçları Marmara Denizi’ni geçmek değildi, ancak yetenekleri ve şanslarının yardımıyla havacılık tarihimize adlarını altın harflerle yazdırdılar.
Dünya havacılığında önemli bir kilometre taşı olan Manş Denizi’nin aşılmasından sadece birkaç yıl sonra Marmara Denizi’ni geçmek, o dönemin şartları düşünüldüğünde büyük bir başarıydı. Bu başarı, yetersiz imkânlara rağmen cesaretle gerçekleştirilmişti.
O günlerin zorluklarını göz önünde bulundurursak, havacılığın yeni doğduğu o dönemde bu kahramanlarımıza ne kadar teşekkür etsek azdır. Marmara’yı aşan bu uçuş nedeniyle “İlkuçan” soyadını seçen Salim Bey, bu kahramanlardan biriydi.
1879 yılında Erzurum’da doğan Salim Bey, 1899-1901 yılları arasında Harp Okulu’nda eğitim aldı. O dönem birçok subay gibi vatanseverlik duygusuyla hareket eden Salim Bey, İtalyanların Trablusgarp’a saldırması üzerine Mısır ve Tunus üzerinden bölgeye gizlice malzeme göndermeye çalışan kişiler arasındaydı.
1909’da, Manş Denizi’ni aşarak dünya çapında dikkat çeken Fransız pilot Louis Blériot’nun İstanbul’da yaptığı gösteri uçuşu, genç teğmen Salim Bey’in havacılığa olan ilgisini tetikledi. Bir yıl sonra askeri eğitim için Almanya’ya gitti ve burada bir Alman subayla ilk balon uçuşunu gerçekleştirdi, böylece balonla uçan ikinci Türk askeri oldu. 1912 yılında hava sınıfına geçerek ilk Türk havacılar arasında yer aldı ve Fransa’daki REP Uçak Fabrikası Okulu’nda eğitim aldıktan sonra 6 No’lu pilot brövesini kazandı.
Salim Bey, Balkan Savaşı’na tayyareci olarak katıldı ve ilk büyük başarısını bu sırada kazandı. Kırklareli’nden havalanarak Marmara Denizi’ni en geniş noktasından geçip Bandırma’ya ve oradan da İstanbul’a iniş yaptı. Marmara Denizi’nin aşılması, o dönemin şartlarında büyük bir başarıydı.
Bu başarısının ardından, Mayıs 1914’te İstanbul’dan Kahire’ye uçan ilk Türk pilot olarak daha büyük bir başarıya imza attı. Bu uçuş, Osmanlı İmparatorluğu’nun prestijini artırmak amacıyla düzenlenmişti. Salim Bey, kendisinden önce bu tehlikeli yolculuğa çıkan ve şehit düşen üç Türk subayın tamamlayamadığı bu zorlu görevi başardı.
Kahire seferi, Balkan Savaşı’nın yarattığı yenilgi havasını hafifletmek ve Osmanlı’nın bilim ve teknolojideki başarısını göstermek amacıyla gerçekleştirilmişti. Mısırlılar, havacılarımızı büyük bir ilgiyle karşıladı ve seferin anısına kartpostallar basıldı.
I. Dünya Savaşı’nın ilk günlerinde Kafkas Cephesi’ne deniz yoluyla giderken, Salim Bey’in bulunduğu gemi Ruslar tarafından batırıldı ve esir düştü. Altı yıl süren esaretin ardından vatanına döndü ve Sakarya Cephesi’nde savaşan kahramanlar arasına katıldı. Savaş sonrası havacılığa olan ilgisini sürdürdü ve 1937’ye kadar havacılıkla ilgili çeşitli görevlerde bulundu.
Şimdi, Marmara Denizi üzerinde gerçekleşen o tarihi uçuşa dönelim…
Balkan Savaşı’nın ikinci aşamasında, Türk ordusu Edirne ve Meriç Nehri boyunca ilerlerken, sınırlı sayıdaki savaş uçağımız Bulgaristan içlerine istihbarat uçuşları düzenliyordu. Pilotlarımız, bu süreçte önemli bilgiler elde ederek deneyim kazandı. Savaş sona erdiğinde, pilotlarımıza İstanbul’a dönme emri verildi. Bu emri Kırklareli’ndeyken alan Yüzbaşı Salim Bey, Rasıt Kemal Bey ile birlikte uçağa binip İstanbul’a doğru havalandı. Sisli ve bulutlu bir havada ilerleyen ikili, bir süre sonra hava koşulları nedeniyle yönlerini kaybetti. Pusulada 15 derecelik bir sapma fark eden Salim Bey, İstanbul yerine Anadolu’ya yöneldiklerini tahmin etti. Sapanca Gölü’nü geçtiklerini sanırken, aslında Manyas Gölü’ne ulaşmış ve farkına varmadan Marmara Denizi’ni geçmişlerdi.
Uçaklarını indirdiklerinde, köylüler tarafından karşılanıp misafir edildiler. Ertesi gün, sert rüzgârlara rağmen yeniden havalanmayı başardılar ve Bandırma üzerinden İstanbul’a yaklaştılar. Yeşilköy’de toplanmış kalabalık bir grup onları karşıladı ve alkışlarla kutladı. Aslında bu kalabalık, Fransa’dan gelip İstanbul üzerinden Mısır’a uçacak olan iki pilotu bekliyordu, ancak Marmara Denizi’ni geçen Türk pilotlarının başarısı tüm ilgiyi onların üzerine çekti.
Pilotlarımız, ertesi gün gazetelerde kendi uçuşlarının haberini okuduklarında ne kadar önemli bir başarı elde ettiklerini anladılar. Manş Denizi’nin aşılmasından kısa bir süre sonra, Türk pilotları Marmara Denizi üzerinde tek başlarına uçmayı başarmıştı.
Bu tarihi uçuş ve Bandırma halkının uçak için düzenlediği yardım kampanyası, günlerce gazetelerde yer aldı.
Havacılık tarihimizin bu iki kahraman pilotu başta olmak üzere, tüm havacılarımızı saygı ve rahmetle anıyoruz