Hayatta en önemli dersleri alırken eğlenmek mümkün mü? Bilgi neden paylaşılmalı? Doğru zamanda kullanılan bilgi ne kadar güçlü olabilir? Hiyerarşi neden önemlidir? Bu üç düşündürücü hikâye ile hayatın içinde saklı dersleri keşfedin!
Bazı hikâyeler sadece güldürmez, aynı zamanda düşünmeye de sevk eder. İşte eğlenceli olduğu kadar ders niteliğinde üç farklı hikâye ve her birinden çıkarılacak anlamlı sonuçlar…
Ders 1: Bilgi Paylaşıldıkça Değerlenir
Bir adam, duşa girmek üzere banyoya yönelmişken, eşi çoktan duşunu almış ve havlusuna sarınarak banyodan çıkmaktadır. Tam o sırada kapı zili çalar. Kimin kapıya bakacağı konusunda kısa bir tartışma yaşanır, ancak kadın daha fazla ısrar etmeyerek aşağı inmeye karar verir. Üzerine sardığı havlusuyla merdivenleri hızla inip kapıyı açar. Gelen, eşinin arkadaşıdır.
Adamın arkadaşı, kadını baştan ayağa süzdükten sonra, ona beklenmedik bir teklifte bulunur:
“Eğer şu an havlunu yere bırakırsan, sana anında 300 Euro veririm.”
Kadın önce tereddüt eder. Ancak düşündükçe, bunun basit bir şey olduğunu ve kısa sürede karşılığında iyi bir miktar alabileceğini fark eder. Kararsız geçen birkaç saniyenin ardından, havlusunun düğümünü açarak yere bırakır. Adam gülümseyerek ona 300 Euro uzatır ve devam eder:
“Eğer birkaç dakikalık küçük bir yakınlaşmayı kabul edersen, 500 Euro daha kazanabilirsin.”
Şaşkınlığına rağmen, heyecan ve merak duygusuna yenik düşen kadın, teklifi kabul eder. Olanlar yaşandıktan sonra, kazandığı paranın verdiği mutlulukla hızla yukarı çıkar ve banyoya geri döner.
Eşi, hala duştadır ve ona kimin geldiğini sorar. Kadın gayet doğal bir şekilde, “Senin arkadaşın X geldi,” diye cevap verir.
Adam rahat bir ifadeyle cevap verir:
“Güzel, çünkü ondan 800 Euro borç almıştım, bugün getireceğini söylemişti.”
Bu hikâyeden çıkarılacak ders:
Bir ekip içinde çalışıyorsanız, bilgiyi tek taraflı saklamayın. Şeffaf iletişim, yanlış anlaşılmaların önüne geçer ve karar mekanizmasını daha sağlıklı hale getirir. Küçük bir eksik bilgi, büyük bir hataya yol açabilir.
Ders 2: Bilgi Güçtür, Doğru Yerde Kullanılmazsa Kaybolur
Bir rahip, kiliseye gitmek için arabasına biner ve yolda yürüyen genç bir rahibeyi görür. Kibarca durur ve ona kiliseye kadar eşlik etmeyi teklif eder. Rahibe teklifi kabul edip arabaya biner. Ancak rahibenin oturuşu sırasında, elbisesinin arasından görünen bacakları, rahibin gözünün kaymasına neden olur.
Rahip bir anlık dalgınlıkla direksiyon hâkimiyetini kaybeder ve aracı toparlamaya çalışırken, farkında olmadan elini rahibenin dizine koyar. Rahibe nazik ama net bir ifadeyle, “Rahip, 129. ayeti hatırlıyor musunuz?” diye sorar.
Bu söz karşısında mahcup olan rahip, derhal elini çeker ve özür diler. Ancak bir süre sonra yine dayanamaz ve vites değiştirme bahanesiyle elini tekrar rahibenin dizine koyar.
Rahibe, aynı sakinlikle, “Rahip, 129. ayeti hatırlıyor musunuz?” diye tekrar sorar.
Rahip iyice utanır, suçluluk içinde elini çeker ve “Affedersiniz kardeşim, insan bazen zayıflık gösterebiliyor,” der.
Kilisenin önüne geldiklerinde, rahibe rahatsızlığını belli etmeden araçtan iner ve hiçbir şey söylemeden içeri girer. Ancak bakışları, rahibe açısından olayın kapanmadığını gösterir.
Rahip, içini kemiren merakla hızla kiliseye girer ve bir İncil alarak 129. ayeti açar. Karşısına şu söz çıkar:
“Yoluna devam et, daha yukarılarda gerçek güzellikleri bulacaksın.”
Bu hikâyeden çıkarılacak ders:
Görev aldığınız alanda yeterli bilgiye sahip değilseniz, hayatın sunduğu fırsatları kaçırabilirsiniz. Bilgi, sadece ezberlenmiş kelimeler değil, doğru zamanda ve doğru şekilde kullanılabilen bir güçtür.
Ders 3: Önce Büyüklerin Konuşmasına İzin Verin
Bir gün, bir pazarlamacı, bir şef sekreter ve bir personel müdürü öğle yemeği için dışarı çıkarlar. Parktan geçerken eski ve ilginç görünümlü bir lamba bulurlar. Merakla lambayı ovuşturduklarında, içinden bir cin belirir.
Cin gülümseyerek, “Normalde üç dilek hakkı veririm, ama siz üç kişi olduğunuz için birer dileğiniz olacak,” der.
Şef sekreter heyecanla öne atılır:
“Bunu kaçırmak istemem! Bahamalar’da lüks bir sahil evinde, hayat boyu tatil yapmak istiyorum!”
Cin parmaklarını şıklatır ve sekreter bir anda kaybolur.
Bunu gören pazarlamacı hevesle, “Sıra bende! Hayalimdeki kadınla, Tahiti sahillerinde egzotik kokteyller içmek istiyorum!” diye bağırır.
Cin bir kez daha parmaklarını şıklatır ve pazarlamacı da ortadan kaybolur.
Sıra personel müdürüne gelmiştir. Cin ona dönerek, “Senin dileğin ne?” diye sorar.
Personel müdürü kollarını kavuşturup hafifçe gülümseyerek cevap verir:
“İkisini de öğleden sonra ofiste masalarının başında görmek istiyorum.”
Bu hikâyeden çıkarılacak ders:
Hiyerarşinin önemini asla hafife almayın. Patronunuz ya da yöneticiniz konuşmadan önce aceleyle karar vermeyin. Önce büyükleri dinlemek, bazen en akıllıca hareket olabilir.
Sonuç:
Bu üç hikâye, hayatın içinden alınmış, eğlenceli ama bir o kadar da düşündürücü olayları anlatıyor. Bilgi paylaşımı, doğru zamanda kullanılmayan bilginin değersizliği ve hiyerarşik dengelerin hayatımızdaki yeri gibi önemli konularda bize ders veriyor.
Hangi alanda olursanız olun, bu öğretileri hayatınıza uyarlamak size büyük avantaj sağlayabilir!