Yılkı Atı Kitap Özeti Konusu Karakterler İnceleme Yorumlar, Abbas Sayar

0

Abbas Sayar’ın “Yılkı Atı” romanı, Anadolu köy yaşamını ve insan-doğa ilişkisini derin bir gözlemle ele alır. Eski bir yarış atı olan Dorukısrak‘ın yılkıya bırakılması, insanın ekonomik zorlukları ve doğayla mücadelesini anlatan etkileyici bir hikayedir.

Yılkı Atı: Abbas Sayar’ın Anlamlı Bir Köy Gözlemi

Kitabın Özeti

Abbas Sayar’ın “Yılkı Atı” adlı romanı, Anadolu köy hayatını ve insan-doğa ilişkisini etkileyici bir dille anlatan bir eserdir. Romanın başkahramanı insanlar değil, atlardır. Kitap, köy halkının hayvanlarıyla kurduğu bağları, yoksulluk ve zorluklarla dolu yaşamını, toprağa ve doğaya olan bağlılığını derin bir gözlemle ele alır. Yılkı terimi, bakılamayan atların serbest bırakılması anlamına gelir. Bu terk ediliş, köylülerin hayatındaki çaresizliği ve doğa karşısındaki güçsüzlüklerini simgeler.

yılkı atı

Roman, Üssüğünoğlu İbrahim adlı fakir bir köylünün tarladan dönerken derin düşüncelere dalmasıyla başlar. İbrahim, ailesini ve hayvanlarını kış boyunca nasıl besleyeceğini düşünmektedir. Kış yaklaşırken, erzakı ve hayvanlara yetecek yiyeceği sağlayamamanın endişesini taşır. Evine dönerken bir yandan da hayaller kurar; daha önce başarılı bir yıl geçirdiği, topraklar satın aldığı ve zengin olduğu günleri düşünür. Ancak bu hayaller, mevcut ekonomik durumunun gerçekliğiyle çarpışır ve İbrahim tekrar sıkıntılı düşüncelere kapılır. Dorukısrak isimli yaşlı kısrağı, köyün şartları gereği artık bakamayacağı bir yük haline gelmiştir.

Dorukısrak’ın Terk Edilişi

İbrahim, Dorukısrak’a bakacak durumu olmadığı için onu yılkıya bırakmaya karar verir. Oğulları Hasan ve Mustafa’ya atı sürüden ayırıp köyün dışına kovalamalarını emreder. Çocuklar bu görevi üzülerek yerine getirirler, ancak Dorukısrak ne olup bittiğini anlamaz ve o gece köye geri döner. Karnı aç ve titreyen at, sahibinin kapısına gelir; ancak İbrahim onu içeri almaz. Dorukısrak, geçmişte yarışlarda büyük başarılar elde eden ve sahibine çok para kazandıran bir attır. Gençliğinde çok değerli olan Dorukısrak, şimdi yaşlanmış ve artık bir yük olarak görülmeye başlanmıştır. İbrahim, bu eski şampiyonuna karşı duyduğu sevgiyle, günümüz ekonomik gerçekleri arasında sıkışıp kalır.

Yılkı Hayatı ve Doğa ile Mücadele

Dorukısrak, bir süre sonra evine geri dönmez ve köyden uzaklaşır. Ovada yiyecek arar, ancak kış mevsiminin zorlukları nedeniyle yiyecek bulamaz. O esnada Çılkır adında bir aygırla karşılaşır ve birbirlerine yoldaş olurlar. Çılkır da Dorukısrak gibi terk edilmiştir ve iki at, soğuk kış günlerinde birbirlerine destek olarak yaşam mücadelesi verirler. Doğanın acımasız koşulları, onları zorlu bir hayatta kalma mücadelesine sürükler. Kışın ortasında, kar ve tipiye rağmen hayatta kalmaya çalışan bu atlar, doğanın zorlukları ve insanın çaresizliği karşısında direnmeye çalışırlar.

Bir süre sonra, Dorukısrak ve Çılkır bir aygır sürüsüyle karşılaşır. Demirkır adındaki bir aygır sürünün lideridir ve Dorukısrak’a ilgi gösterir. Bu durum Çılkır’ın zoruna gider ve iki aygır arasında kıyasıya bir dövüş yaşanır. Demirkır, Çılkır’ı yener ve sürünün lideri olarak Dorukısrak’ı yanına alır. Ancak bu zafer, Çılkır için büyük bir utançtır. Çılkır, sürüden uzakta durur ve yalnızlaşır.

Kurtlarla Mücadele

Kışın ilerleyen günlerinde sürü, kurt saldırılarına maruz kalır. Demirkır, sürüyü kurtlardan korumak için büyük bir mücadele verir. Saldırgan kurtlardan birini çifte atarak öldüren Demirkır, diğer kurtları da kaçırmayı başarır. Ancak, bu olay sürüde büyük bir korku yaratır ve atlar bir süre boyunca rahat uyuyamazlar. Dorukısrak, bu soğuk ve zorlu şartlar altında hastalanır. Gözlerinden ve burnundan akıntılar gelmeye başlar, zayıf düşer ve sonunda sürüden ayrılarak uzaklaşır.

Dorukısrak’ın Kurtuluşu: Hıdır Emmi

Dorukısrak, hastalık ve bitkinlik içinde bir köye gelir. Hıdır Emmi adında bir köylü, Dorukısrak’ı bulur ve onu ahırına alarak tedavi eder. Hıdır Emmi, atlara büyük sevgi duyan bir insandır ve Dorukısrak’a iyi bakar. Birkaç gün içinde Dorukısrak kendine gelir ve sağlığı düzelir. Ancak, Dorukısrak köyde uzun süre kalmak istemez; özgürlüğüne düşkündür ve sürüsüne geri dönmek için kişnemeye başlar. Hıdır Emmi, Dorukısrak’ın bu isteğini anlayarak onu serbest bırakır. Dorukısrak, yeniden sürüsüne döner ve arkadaşlarıyla buluşur.

Çılkır’ın Sonu ve Sürünün Dağılışı

Dorukısrak, sürüsüne döndüğünde Çılkır’ı bulamaz. Onun kurtlar tarafından parçalandığını öğrenir. Bu olay, Dorukısrak’ı derinden etkiler. Çılkır’ın ölümü, sürünün üzerinde büyük bir keder yaratır. Ancak bahar mevsimi geldiğinde, atlar yeşil çimenler üzerinde biraz rahatlama bulurlar. Ne var ki, bu mutluluk uzun sürmez; çünkü yılkı alıcıları ovada görünmeye başlar. Demirkır ve Doruat, alıcılar tarafından yakalanır ve diğer atlardan ayrılır. Sürünün bir kısmı yakalanıp satılırken, diğerleri doğada yaşam mücadelesine devam eder.

Dorukısrak ve Oğlu Altay’ın Kaçışı

Nisan ayında, İbrahim’in aklına Dorukısrak düşer ve oğluyla birlikte ovaya iner. Dorukısrak, sürüsüyle birlikte oradadır ve tavlanmış, sağlıklı bir hale gelmiştir. İbrahim, Dorukısrak’ı yeniden yakalamak ister ve oğlu Altay’ı kullanarak Dorukısrak’ı tuzağa düşürmeye çalışır. Tayı, annesinin yanına gönderir. Ana oğul birbirlerine kavuşur ve büyük bir sevinçle koklaşırlar. Ancak İbrahim ve oğlu Mustafa, Dorukısrak’ı yakalamaya çalışırken başarısız olur; at, bir anda şahlanarak kaçar ve Altay da peşinden gider. İbrahim, Dorukısrak ve Altay’ı bir daha bulamaz. Onları aramaya devam eder, fakat sonuç alamaz. Dorukısrak ve tayı, doğada kayıplara karışır.

Kitap Hakkında Yorumlar ve Yargılar

“Yılkı Atı”, sadece bir hayvan hikayesi olarak değil, aynı zamanda insanın doğayla ve kendi çaresizlikleriyle yüzleştiği bir köy gözlemi olarak da okunabilir. Rauf Mutluay’ın da belirttiği gibi, kitap, insan ve hayvanların ortak kaderini ve bir toprak parçasını paylaşan canlıların aynı çaresizlikler içinde birleştiğini vurgular. Kitap, yerel ağız özelliklerini ve köy yaşamının gerçekçiliğini yansıtarak, toplumsal dayanışmadan yoksun bir çevrede yalnızca kendi çıkarını düşünen bencil bir insan tipi çizer. İbrahim karakteri, zenginleşme hayalleri kuran ama doğa karşısında aciz kalan bir köylünün temsilcisidir. Roman, Abbas Sayar’ın doğayla insan arasındaki ilişkiye dair derin gözlemlerini yansıtır ve insanın doğa karşısındaki çaresizliğini güçlü bir şekilde betimler.

Abbas Sayar ve Eserleri

Abbas Sayar, 1923 yılında Yozgat’ta doğmuş ve hayatı boyunca gazetecilik, kitapçılık, matbaacılık ve çiftçilik gibi işler yapmıştır. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ndeki eğitimini yarıda bırakan Sayar, köy yaşamına ve Anadolu insanına dair güçlü gözlemlerini eserlerinde yansıtır. İlk romanı olan “Yılkı Atı”, 1970 yılında TRT Sanat Ödülleri yarışmasında başarı ödülü kazanmıştır. Abbas Sayar’ın diğer önemli eserleri arasında “Gönül Sandalı”, “Çelo”, “Yorganımı Sıkı Sar” ve “Can Şenliği” bulunmaktadır.

Sonuç

“Yılkı Atı”, doğayla iç içe yaşayan insanların, hayvanların ve tabiatın güçlerini bir arada betimleyen derin bir romandır. Dorukısrak ve diğer atların yılkıya bırakılması, insanın doğa karşısındaki zayıflığını ve hayatta kalma mücadelesini simgeler. Abbas Sayar, köy hayatını ve doğayla iç içe yaşayan insanların kaderini gerçekçi bir üslupla ele alarak, edebiyat dünyasına anlamlı bir eser kazandırmıştır


Leave A Reply